O cephe bildiğimiz gibi!
Bir buçuk yıl önce Ankara'da bir forumdayız... Konuşmacılardan birisi sözüm ona 'ulusalcı' bir gazetenin kadın yazarı...
Gazete 'ulusalcı' diye biliniyor ama bu kimlik tarih içinde mobil, sürekli değişiyor... Bir dönem tek partici, sonra Nazi hayranı, sonra Menderesçi, sonra darbe şartları olgunlaştırıcı, sonra cuntacı, sonra Marksist, sonra Kemalist, sonra kısmen liberal ve batıcı, sonra bölücülüğü demokratlığın içine yedirecek çapta özgürlükçü, her terör olayının arkasında devleti arayacak kadar şüpheci, uzunca bir süre şehitlere 'şehit' yerine 'ölü' diyecek kadar 'tarafsız' ama nasılsa hep 'ulusalcı'!.. Oysa 'Türk milliyetçiliği ve dindarlık'la aradaki büyük mesafesi hep sabit, geri kalan ne varsa sürekli değişken!..
Çözüm süreci elde patlamış, "Bundan sonra Türkiye'de ve Orta Doğu'da ne olur?" sorusuna cevap aranıyor söz konusu forumda... O 'ulusalcı' gazetemizin yazarı da şu çerçevede konuşuyordu: "Türkiye artık tek bir merkezden yönetilemez... Orta Doğu'da gelişen dinci gericiliğe karşı PKK'yla anlaşmayı bile tercih edebilirim... Çünkü PKK seküler bir örgüt... Onunla ortak paydamız var..."
Bu arada PKK'yı zikrederken 'pekeke' şeklinde telaffuz ediyordu... Söz bize geçince, terörizmi meşrûlaştırmanın dilde başladığını, teröriste 'gerilla', terör örgütüne 'iki taraftan biri' veya 'karşıt görüşlü' diyerek ilerlediğini, ayrıca bu anlamda PKK'yı 'pekeke' olarak görmenin de sembol niteliği taşıdığını söyledik...
Gazetecimiz bu konuda çok kararlıydı, PKK'yı istediği gibi telaffuz edebileceğini, zaten alfabede b, c, d gibi harfler nasıl okunuyorsa PKK'daki harflerin de öyle okunabileceğinde ısrar etti, bunun sembolik anlamını es geçmeye çalıştı...
***
Bu kafa zor bir kafaydı... Ortada iki katil varsa 'dinci olmayan' tercih sebebiydi!.. Katilin asıl kimliğinin katil olduğu, bunun dinci veya seküler olmasının hiçbir öneminin olmadığını bu kafaya anlatmak zordu... Katil PKK'lı da olsa katildi, IŞİD'ci veya Nusra'cı da... Bir Türk milliyetçisi olarak farklı katiller arasında 'sevilesi' veya 'korunası' bir hiyerarşi oluşturamayacağımızı, katilin katil kimliği dışında taşıdığı ideolojik, dinî veya etnik kimliğinin değer ifade etmeyeceğini vurguladık vurgulamasına da bu skolastik kafanın aldığını zannetmiyorum...
Cerablus operasyonu hatırlattı bunları... Türkiye sınırındaki bir ilçeyi IŞİD'den boşaltırken aynı çevreler yine rahatsız ve bunları yayın organlarında kusuyorlar... IŞİD'in gerekçe yapılarak, asıl amacın PYD'yi bölgeden çıkarma olduğunu yayıyorlar... Çünkü PKK'yı 'devrimci özne' sayan ve 'devletle asırlık hesaplaşma'da en güçlü manivela olarak gören bir kısım radikal sol uzunca bir süredir bu işe teşne... Bir bölümü 'sol liberal'liğe savrulmuş ve sözde Batı değerleri için PKK'nın siyasî uzantısıyla örtüşmüş 'aydınlar' zaten hazır kıta...
Bunlara göre PYD, Kuzey Suriye'de kantonlar oluşturmak suretiyle, bölgedeki gerici yönetim anlayışlarına karşı demokrasiyi ve Batı tipi modernliği temsil ediyor... Zora dayalı nüfus hareketleri, hâkimiyet altına alınan bölgelerin Arap ve Türkmen nüfustan arındırılması, nüfus ve tapu dairelerinin yakılıp yıkılması, yağmalanması ve tarihin silinmesi bunların umurunda değil... Kafa kesen, canlı canlı insan yakan IŞİD, bölgeye dış müdahaleyi meşru hâle getirmeye yaradığı için, bu müdahale işini 'müttefikçe' yapan PKK/PYD hem statü kazanıyor hem de silah ve para yardımı alıyor... Düşman mevzilerine havadan Amerikan bombardımanı da cabası...
Türkiye, ateş üzerine gelirken bile seyirci kalmalıydı bu kafaya göre... Oysa ülke uzunca bir süre uyguladığı Suriye politikasının bedelini ödedi... Bu sefer seyirci kalarak daha büyük bedeller ödeyecekti... Herkesin hesabını revize etmeye zorlayacak şekilde oyuna çomak soktu...
***
Bizim dönmeyen, dönen ve yarı dönen Marksistlere düştü dert... Kobani meselesinde de görmüştük bunları... PKK'nın 'emek bloğu' yoldaşları ve yancıları nasıl da dualar ediyorlardı gökten Amerikan bombası yağsın IŞİD faşizminin üstüne üstüne!.. Kaderin garip cilvesi, şimdi Türk ateşi yağıyor IŞİD faşizmine karşı ama pek rahatsızlar!..
Kobani'de hatırlatmıştık: "Marksizmin doğası gereği milliyetçiliğe karşı olan ama Kürt milliyetçiliğini 'ezilen ulus milliyetçiliği' kapsamında koruyup kollayan bizim Marksist 'aydınlar', "Biji Serok Obama" tezahüratlarını 'halk devrimi' nişânesi olarak görüyorlardır şüphesiz!.."
O cephede değişen hiçbir şey yok... Allah şifa versin...