Ne Kovacs ne Çekya durduramadı. Türkiye yıktı geçti
Hop oturduk hop kalktı.
Yüreklerimiz ağzımızdaydı.
Öldük öldük dirildik dersek yeridir.
Endişe ve dertten kalp krizi geçirmediysek şanslıyız.
Ama sonuçta Çekya'yı 2-1 yenerek Avrupa Şampiyonası'nda son 16'ya kaldık .
Oysa Hamburg'da her şey hazırdı zafer için.
Tribünler bizimdi.
Her yer kırmızı beyazdı.
Üstelik Çekya daha 20.dakikada Barak'ın kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalmıştı.
Bu kart oyuna istekli ve dirençli başlayan Çeklerin umudunu azaltmıştı.
O azalan umudu bitirmek, o direnci kırmak için sadece bir gol gerekiyordu.
Sadece bir gol.
Bir gol atsak, gerisi çorap söküğü gibi gelecek diyorduk.
Millilerimiz ilk yarıda ofansif bir futbolla o golü atmak için çabaladılar.
Arda, Kenan ve Barış Alper ile skoru zorlarken, merkezden Hakan Çalhanoğlu ve İsmail Yüksek, kanatlardan da Mert Müldür ve Ferdi ile Çek savunmasını zorladılar.
Ama bir uyum sorunu vardı.
Kime kime, nereye pas vereceğine emin değil gibiydi.
Bu nedenle hucümda çok top kaybı ve pas hatası yaptık.
Otomobilin balans ayarı bozuksa tekerleklerde bir dengesizlik, uyumsuzluk yaşanır.
Güvenli yol alamazsınız.
Millilerin de balans ayarı bozuktu.
Bu belki de Montella'nın her maça farklı bir onbirle çıkmasından kaynaklıydı.
45 dakika boyunca oyunun üstünlüğünü elinde tutan, yüzde 72 gibi açık ara topa hakim olan bir takımın tek bir gol pozisyonu yaratamamasının nedeni uyum sorunundan başka ne olabilirdi ki.
İlk yarıda tam 33 hatalı pas da bu sorundan kaynaklıydı.
Neyse ki, kalede Mert Günok vardı.Çekya'nın ender çıkışlarında yakaladıkları iki tehlikeye geçit vermedi. Hele hele son anlarda Jusarek'in şutunda panter kesildi.
Dakikalar ilerledikçe Çeklerin umudu yeşerecek, direnci artacaktı.
O yüzden kilidi açacak golün bir an önce gelmesi gerekiyordu.
İkinci yarıya bu parolayla çıktı milliler sahaya.
Montella sanki soyunma odasında "ilk hedefiniz gol" demişti bizim çocuklara.
Ya herro, ya merro, düdükle birlikte yüklendiler Çek kalesine.
Ve 51. dakikada o beklediğimiz gole kavuştular.
O golün ismi, kaptanımız Hakan Çalhanoğlu'ydu: 1-0
Nihayet kilit açıldı diyorduk.
Çekya risk alıp ileri çıkacak, bize de eksik yakalanıp daha çok pozisyon verecek diyorduk.
Çekya risk aldı, ileri çıktı.
Çıkar çıkmaz da beraberlik golünü attı
66. dakikaya kadar harika bir maç çıkaran kaleci Mert Günok üstüne gelen topu avuçlarının içinden kaçırınca Soucek affetmedi:1-1
Golde faul var gerekçesiyle Rumen hakeme çok itiraz ettik ama VAR da "gol" dedi.
Günlerdir herkes söylüyordu.
Günlerdir Montella eleştiriliyordu.
Arkadaş elinde Cenk Tosun varken neden santrforsuz oynarsın.
Niye böyle bir golcüden milli takımı mahrum bırakırsın.
Nihayet dinledi Montella.
Cenk'i ilk kez oyuna aldı.
Ve o Cenk 90÷4'te öyle Cengaver bir gol attı ki, bizi grup ikincisi olarak son 16'a soktu.
Tebrikler bizim çocuklar
İtalyan hoca bu maçtan bir ders çıkarmalı.
Futbol gol oyunudur.
Golü de genelde golcüler atar.
Elindeki golcülerin değerini bil Montella!