Ne kadar da parlamenter sistemimiz var!..
Kasım ayında sonuçlanmış bir kamuoyu yoklaması var... Deneklere soruluyor: "Kendinizi en çok hangi sosyo-politik kimlikle tanımlarsınız?"
Birinci sırada 'milliyetçi' çıkıyor her zamanki gibi... Deneklerin yüzde 28.8'i bu seçeneği işaretliyor... Aşağıya doğru sıralama şu şekilde gerçekleşiyor:
Atatürkçü: Yüzde 25.7... Muhafazakâr: 13.1... Sosyal demokrat: 7.8... İslâmcı: 7.4... Sosyalist 7.0... Laik: 4.6... Ülkücü: 4.4... Liberal: 1.2...
Area Araştırma tarafından gerçekleştirilen ankette deneklere tek seçeneği seçme şansı sunulmuş... Daha önce yapılan ve deneklere birden fazla seçeneği işaretleme şansı verilen anketlerde 'milliyetçi' seçeneği yine birinci sıradaydı ve oranlar yüzde 70'ler civarındaydı...
Kendilerini farklı aidiyetlerle ifade edenlerin milliyetçilik söz konusu olduğunda büyük bir kesişme alanı oluşturması elbette önemli... Tek seçenekli soruda da, çok seçenekli soruda da milliyetçiliğin birinci sırada çıkıyor olması toplumda -ham veya işlenmiş- var olan rezervi ortaya koyuyor sonuçta...
Bu araştırmada ortaya çıkan bir diğer husus da milliyetçiliğin en çok hangi yaş aralığında kendisini hissettiriyor oluşu... Buna göre 'milliyetçiyim' diyen deneklerin en yüksek oranda seyrettiği yaş grubu 15-19 arası... Bu grupta 'milliyetçi' denek oranı yüzde 33.9...
***
Partilere göre dağılıma baktığımızda ise AKP seçmeninde de yine 'milliyetçi' yüzde 37.5'le birinci sırada çıkıyor... Onu yüzde 27.3'le 'muhafazakâr', yüzde 15.1'le 'İslâmcı', yüzde 8.8'le de 'Atatürkçü' takip ediyor... 'Ülkücü' ise yüzde 2.6...
MHP'li seçmende doğal olarak 'milliyetçi' seçeneği yüzde 50'yle açık ara birinci... Arkasından yüzde 25.7'yle 'ülkücü', onun arkasından yüzde 15.8'le 'Atatürkçü' geliyor...
CHP seçmenindeki sıralama ise 'Atatürkçü'yle başlıyor yüzde 69.1'le... Ardından sıralama yüzde 9.8'le 'milliyetçi', yüzde 9.6'yla 'laik', yüzde 7.1'le 'sosyal demokrat' şeklinde oluşuyor...
***
Bu araştırmada 'akraba' veya zaman zaman iç içe geçen kavramların ayrı ayrı soruluyor olması, deneklerdeki kendilerini ilk olarak ve tek kelimeyle ifade etmeleri gerektiğinde nereye daha çok ait hissettiklerini tespit için... Yoksa birçok seçeneğin birbirinden kesin hatlarla ayrılmasının mümkün olmadığı biliniyor zaten... Milliyetçilikle ülkücülük, Atatürkçülükle laiklik, muhafazakârlıkla İslâmcılık, milliyetçilikle Atatürkçülük veya milliyetçilikle muhafazakârlık gibi...
Ankette sosyo-politik kimlik olarak 'milliyetçi'liğin en yüksek oranı yakaladığı bölge İç Anadolu görünüyor... Oran ise yüzde 54.8... Yine ortaya çıkıyor ki, iktidar partisinin üzerine oturduğu en güçlü taban milliyetçiler... MHP'yle en sert kapışmaların yaşandığı günlerde bile aradaki oy geçirgenliği çok yüksekti... İktidar partisi bu geçirgenlikten hep çok iyi sonuçlar elde etti... Tepede milliyetçiliğin her türlüsüne karşı savaş açıldığı ifade edilmesine rağmen milliyetçi oylar imdada yetişti...
Tekrar edelim: 2010 referandumu milliyetçi oylar sayesinde ezici şekilde 'evet'le sonuçlanmıştır... İllere göre dağılım bunu açıkça ispat ediyor zaten... İkinci olarak Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına ilk turda ulaşması milliyetçi oyların takviyesiyle olmuştur... Geleneksel milliyetçi oy coğrafyası incelendiğinde bu da çok açık görülmektedir... Son olarak da 7 Haziran'da kaybolan iktidar, önemli oranda milliyetçi oyun 5 ay içinde yer değiştirmesi sonucu yeniden sağlanmıştır...
Referandum türü oylamalarda kayda değer oranda milliyetçi seçmen davranışının aksine bir tek örneği yoktur... Dolayısıyla Başkanlık sistemi referanduma giderse -bugünkü parametrelere göre- sonuç belli... Buna her türlü iyimserlik payı da dahil...
***
İşin açıkçası Başkanlık sistemi için kritik aşama, referandum değil, Meclis'teki oylamadır... Yani parlamenterler karar verecek bu sistemin gelip gelmeyeceğine... Ülkedeki ve partilerindeki gelişmeleri, içeriğin ne olduğunu, takvimin nasıl seyrettiğini, yukarıdakilerin ne düşündüğünü ve hangi ilişkilerin içinde olup olmadığını ancak televizyonlardaki ana haber bültenlerinden öğrenen parlamenterler!.. Seçim sisteminin niye konuşulmadığını, ne olacağını, Türkiye'nin ikili yapıya gidip gitmediğini -şimdilik- bilmeyen parlamenterler...
Başkanlık sistemine karşıyız karşı olmasına ama buna da kendi aramızda parlamenter sistem diyoruz!..