Müzik yasağı ve ülkenin yağmalanması!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''ın "Müzikle ilgili sınırlamayı 24.00''e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok" sözlerine tepki büyük.
İnsanların gece saat kaça kadar eğleneceğine devleti yönetenler karar veremez. Vermeye kalkışırsa bu yönetim tarzına demokrasi denmez. Bu tür ideolojik kararlar, diktatörlükle yönetilen ülkelerde bile garip karşılanır!
Tabii tepki gösterenlerden birkaç kişinin işe ezanı, ramazan davulcusunu katması, hoş olmamıştır. Ezan, Müslümanlar için namaza çağrıdır. Gerçi ezan da makamla okunur ama o kadar kötü icra edenler var ki Diyanet İşleri Başkanlığı, müzik kulağı olmayanın ezan okumasına izin vermemelidir.
***
Şimdilerde mahalle aralarında ve bodrum katlarında izbe yerlerde sözde eğlence mekânları; gerçekte batakhaneler açılıyor ama bunun sorumlusu ruhsat veren belediyelerdir! Yoksa konut mahallinden uzaktaki mekânlarda, insanlar isterse sabaha kadar müzik yapsın!
Bu, devletin karışacağı bir alan değildir.
Türkiye bu kararla, dünyada nasıl bir ülke olarak anılacak hiç düşünüldü mü? Ayrıca bu kararı uzun süre uygulamak mümkün değildir.
***
"Dünyada benzer bir uygulama hiç yaşanmış mı?" diye araştırmayı düşünmeye niyetlenirken pek de gerek kalmadı!
Filipinler Devlet Başkanı Duarte, aşı olmaya gitmeyen vatandaşlarına "Tercihinizi yapın, ya aşı olursunuz ya da sizi hapse atarım" diye seslendi!
Duarte, bu hitabın ardından "Beni yanlış anlamayın, bu ülkede bir kriz var. Hükümete kulak vermeyen Filipinliler yüzünden çileden çıkıyorum" diye konuştu.
"Kimse kusura bakmasın" ile "beni yanlış anlamayın" üslubu birbirine benziyor!
Oysa sadece Filpinler''de değil, bütün dünyada aşı uygulaması zorunlu değildir. Zaten aşı olan herkese, "Aşılar ile ilgili bilimsel veriler yetersizdir" diye yazan bir belge imzalatılıyor! Bunun anlamı aşı olan herkesin denek olmayı kabul etmesi ve sorumluluğu da üstlenmesidir. Gerçi hukukçu Hacı Ali Özhan''ın dediği gibi bu belgelerde "Denek olmayı kabul ediyorum" diye yazmalı ki vatandaş, aşı olurken ne konumda olduğunu, başına ne gelebileceğini iyi düşünsün. Bunun yerine medya üzerinden her gün korku haberleri yayınlarsanız ve bilimsel itirazları sansür ederseniz veya "Aşı olmayanı 3-4 yıl hapis", "köpek gibi aşılanacaksınız" diyenlere fırsat verirseniz, halk için zararlı bir iş yaptığınızı siz de biliyorsunuz demektir!
***
Bu arada ülkesinde "uyuşturucuyla mücadele seferberliği" adı altında yargısız infazlara başvurduğu ve bu yolla binlerce silahsız kişinin öldürülmesine emir verdiği iddia edilen Duarte hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi''nin bir savcısı tarafından soruşturma yetkisi istendi.
Duarte bu konuyla ilgili olarak da "zırvalık" dedi ve "Beyaz insanların karşısına çıkıp niye suçlamaları dinleyeyim ya da kendimi savunayım. Delirmiş olmalısınız." diye konuştu.
***
Türkiye''de ise yolsuzluklar öyle bir hâl aldı ki dışarıdan bakan bir göz, ülkenin, yağmalanmakta olduğunu görür.
Türkiye işgal edilmiş olsa, bu kadar yağmalanamazdı!
Prof. Dr. Yümni Sezen, Yeniçağ''da yayınlanan "Demokrasiden parti devletine, parti devletinden mafya devletine" başlıklı yazısında ABD''nin nasıl bir mafya devleti haline geldiğini örnekleriyle hatırlatarak "İnanılması güç ama bir devlet yönetiminin mafyaya dönüşmesi, ya da mafyanın devletleşmesi, yüzyılımızın gerçeği olarak karşımızda duruyor. Kapitalizm, kenar noktalarda da olsa bunu bize yaşatıyor. Türkiye''nin maalesef bundan pay almış olması, üzücüdür." dedi.
O halde hukuk devleti, herkes için teminattır! Değeri anlaşılacaktır ama çok geç kalınmıştır!