Müslüman adamlara hakkını helal etmedi!..
Adamın biri tek oğlunu yurt dışına göndermiş,
birkaç yıl geçmiş olmasına rağmen, oğlu izne gelememiş. Ailesiyle ancak telefonla görüşüyor, o da en fazla bir, bilemedin iki dakika.
Daha fazla yok.
*
Oğlu ne zaman; "Memleketten ne haber baba?" dese, adamın sözcükleri boğazına düğümlenir, tek kelime edemezmiş.
Ne yapsın, "Memleket iyi dese iyi değil, kötü dese üzülecek oğlu!.." o nedenle de her seferinde sessiz kalır, "Sen iyi ol, işin gücün rast gelsin. Bizi düşünme" der, kapatırmış telefonunu.
Aslında oğlu, babasıyla sohbet etmek istiyormuş ya, babada sohbet edecek ne moral ne de hâl varmış.
Ne yapsın adam; her gün yapılan zamlarla, yapılan vaatler arasında sıkışıp kalmış.
Öyle bir sıkışıp kalmış ki -kimi zaman oğlunun açtığı telefona bile- çok istemesine rağmen, cevap vermek istemiyormuş.
Oğlu işinden memnun, rahatı yerinde, elin gâvur memleketinde, hayatından oldukça memnunmuş.
Zaman zaman "İnsan olduğumu hatırladım." diyormuş ya, oğlu öyle derken, baba içinden:
"Ben insan olduğumu unuttum!.." diyormuş, telefonun diğer ucundaki oğluna.
*
Ne yapsın ki?
Kira şu kadar...
Pazar, market şu kadar...
Kahvaltılık almaya yetişilemiyor bile!..
Et almayı dahi unutalı ne kadar olduğunu hatırlamıyor.
*
Oysa; emekli adam, AK Parti iktidara geldiğinde ne de çok sevinmişti.
"Müslüman adamlardı!..
Hak'tan, hukuktan, dinden, imandan anlayan adamlardı!.."
Her şeyden önce “alınları secdeye değiyordu ya, iyi olacaktı memleket için!..” diyordu.
İyi de oldu elbette!..
Vatandaş için değildi iyi olmak, kendileri içindi.
*
Geçen zaman içinde vatandaş kötü olurken, onlar hep iyi oldular...
Diri oldular onlar.
Onlar iyi olurlarken, özellikle de emekli vatandaşla asgari ücretli, her geçen gün biçare olmaya başladılar.
*
Müslüman adamlar!..
Haktan, hukuktan anlayan adamlar namerde muhtaç etti ya, ne desin ki oğluna, oğlundan hiç para istememiş o baba.
Sonunda o da kahretmişti hayata.
Ve oğlunun kendisine açtığı son telefonda: "Hakkım sana helal, onlara değil evlat!.." diyerek, başka tek bir kelime dahi konuşmadan, telefon düşüvermişti elinden.
*
Müslüman adamlar hâlâ mutluydu ya, emekli baba çok kısa bir zaman sonra ölüvermişti, gittiğinden beri oğlunun yüzünü görmeden.
*
İktidara geldiklerinde sevinen adam, sevdikleri adamların icraatları sonucu hayata küsüp gitmişti ya, hakkını helal etmemişti sonunda onlara...