Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Muhalefetin birlikteliği… ''Altı benzemez'' diyenlere…

Altı muhalefet partisi, geçtiğimiz haftalarda ilk defa bir araya geldiğinde, bunu demokrasinin umudu olarak görenler olduğu kadar, farklı ideolojilere sahip bu altı partinin aynı masada oturmasını garip bulanlar da oldu. Buluşma, iktidar basınına "altı benzemez bir arada" diye yansırken; iktidar cephesi, özetle, muhalefette yer alan altı partinin birlikte hareket etmesini, güç birliği olarak değil, zayıflık olarak nitelendirdi.

Peki, muhalefette yer alan partilerin, farklı ideolojilerine rağmen birbirlerine destek olması, garip bir şey mi? Gerçekten zayıflık göstergesi olabilir mi? Yoksa, onları ''demokrasi kahramanları'' olarak mı görmeliyiz?

Demokrasi bekçiliği

Steven Levinsky ve Daniel Ziblatt, "Demokrasiler Nasıl Ölür?" kitabında, demokrasi açısından tehdit oluşturacak, anayasal kurumların karşısında yer alan, medyayı ve eleştirel düşünceyi sınırlamaya çalışan, siyasi rakiplerini düşman olarak gösteren birtakım radikal düşünceleri haiz kimseler veya partiler karşısında, ana akım siyasi partilerin onları yenmek için birlikte hareket etmesi gerektiğinden bahseder. Levinsky ve Ziblatt, ileri boyutta bir radikal düşünce üzerinden bu çıkarımları yapsa da özünde bahsettikleri, demokraside bir tehdit hissedilmesi halidir ki, bu durumda yapılacak şey yine aynıdır:

"(Juan) Linz''i alıntılamak gerekirse, siyasetçilerin ''ideolojik olarak uzak oldukları rakipleri ile birleşerek kendilerini demokratik politik düzenin hayatta kalmasına adamayı'' göze almaları gerekir. Sıradan durumlarda bu neredeyse hayal bile edilemez bir şeydir. … Her partinin takipçileri, ilkelerine yapılıyormuş gibi görünen bu ihanetten dolayı oldukça sinirlenir. Fakat sıra dışı zamanlarda parti liderlerinin cesareti, demokrasi ve ülkelerini partilerinden öne koyup seçmenlere neyin tehlikede olduğunu anlatabilmelerinde yatar." (Levinsky ve Ziblatt, Demokrasiler Nasıl Ölür?, Salon Yayınları, 3.Baskı, 2018, s. 36)

Bu son cümle oldukça önemli. O yüzden, tekrar belirtelim:

"Sıra dışı zamanlarda parti liderlerinin cesareti, demokrasi ve ülkelerini partilerinden öne koyup seçmenlere neyin tehlikede olduğunu anlatabilmelerinde yatar."

İşte, Levinsky ve Ziblatt, bu durumda birlikte hareket eden partilerin "demokrasi bekçiliği" yaptığından bahseder. Nitekim, daha önce Belçika''da, Finlandiya''da, Amerika''da, yakın tarihte Avusturya''da demokrasi için tehlike arz eden siyasi figürlerin iktidardan uzak tutulması bu yolla başarılmıştır.

Sorunların anlatılması

Son yıllarda Türkiye''nin yönetimindeki otoriterleşme, başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte iyiden iyiye arttı. Yönetimde keyfiyet, demokratik değerlerden kopuş ve hatta demokratik değerlere karşı meydan okumalar, hukukun üstünlüğünün yerle yeksan edilmesi, müzakereden uzak karar alma anlayışı yönetimin temel özelleri olarak yerleşti. Ekonomi de bu olumsuz gidişattan payına düşeni aldı. Özetle, bu a-tipik başkanlık sistemi, Türkiye''ye iyi gelmedi.

Hâl bu olunca, muhalefet partileri geçtiğimiz günlerde yeniden bir araya gelerek, genel hatları üzerinde uzlaşı sağladıkları başkanlık sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş metnine imza attılar. Şahsi fikrim, bu geçişin mutlaka yapılmasından yana, o yüzden muhalefetin bu vaadini olumlu karşılıyorum. Ancak vaat olarak sunmanın seçmeni harekete geçirmede yeterli olmayacağı kanaatindeyim.

İçinde bulunduğumuz sistemin yarattığı tüm sorunlar, sebep ve sonuçlarıyla ilişkilendirilerek vatandaşa anlatılmalı. Zira, "bu rejim kötüdür" demek yeterli değil, sorunun neyle ilişkili olduğunun, demokrasiyi tehlikeye sokanın ne olduğunun ve yeni sistem ile nasıl çözüleceğinin izahı da mühim.

Yazarın Diğer Yazıları