Biz nereye, dünya nereye gidiyor?
Konu:1
Doğrudan giriş yapalım.
Soru şu: Yürürlükteki kanunlara göre, devleti yıkacağını, anayasal düzeni kaldırıp, yerine kendi düzenini kuracağını, müracaat halindeki partinin programına yazan ve bu yazdıklarını bir dilekçe ekinde İçişleri Bakanlığına sunan kimselerin parti kurmalarına izin verilir mi?
İkinci soru: Velev ki böyle bir parti kuruldu, iktidar ortağı yapılarak kendilerine armağan olarak haybeden dört milletvekili verilir mi?
Üçünü sorum da şu: Hadi onu da yaptılar diyelim, Türk Milliyetçileri böyle bir partiyle yapılan ortaklığı içine sindirebilir, bağrına basar, tarihe böyle bir tabloyla adını yazdırabilir mi?
Son sorum da şu: “Yok hükmünde” denilince o şey yok olur mu? Cumhur ortaklığı ve bu ortaklığın imtiyazları ortadan kalkar mı?
Sorularım bu kadar. İsteyen cevap verirsin isteyen vermesin.
Keyfiniz bilir.
Konu: 2
Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında kuşatma altında. Planlı bir süreç adım adım sürdürülüyor.
Libya parçalandı.
Doğu Akdeniz’de İsrail-Yunanistan ortaklığı sağlandı ve petrol aramaları, deniz saha ve sınırları tartışmalarında Yunanistan destekleniyor.
Suriye’de tam anlamıyla bir bataklıktayız. Kendi ellerimizle 900 kilometrelik Suriye sınırını güvensiz hale getirdik. Güneyden Suriye-Şam yönetiminin, kuzeyden de bizim karşılıklı olarak koruduğumuz Türkiye sınırı artık yok.
Mayınları da kendi ellerimizle temizledik.
Bizimkiler acayip şekilde yerli ve milliler. Yaptıklarından bunu hemen anladık.
Irak’ta istikrar halen tam olarak sağlanamadı. Yanı başımızda Türkiye’nin de desteği ile bir Barzani devletçiği inşa edildi. Suriye’de bir başkası hazır hale getiriliyor.
Bu durumda tek sorum soracağım: El alem ne yapıyor, biz ne yapıyoruz?
Konu:3
Küresel savaş, ABD-İsrail ve AB desteğinde Lübnan’a taşındı. Savaşa yeni bir boyut katılarak, adına “Siber saldırı” denilen, psikolojik üstünlük ve istihbarat gücü tüm dünyaya yeni bir model olarak sunuldu. Bu durumda İsrail, sadece Hamas ve Hizbullah’a değil, yeryüzüne mesaj verdi. Adeta güç gösterisi yaptı. Böylece insanlar ceplerindeki telefondan, evlerindeki televizyon ve buzdolaplarından, hatta önlerindeki tablet ve bilgisayarlardan şüphelenmeğe başladı. Ölüm, yönü belirsiz bir şekilde herkesin başına gelebilir.
Teröristler yarın bir gün bunu vesayet savaşlarıyla hasım ülkelerde kullanabilir mi?
Bu olaylar yaşanırken Türkiye Viyetnam karşılaştırması basına yansıdı. En başta teknoloji üretiminde Türkiye’yi kat be kat geçmiş.
Zaten yayınlanan resmi raporlarda da Türkiye’nin son 4-5 yıldır teknolojiye yeterli yatırım yapmadığı, üretimde geriye gittiği belirtiliyordu.
Bu durumda soruyu tekrarlayalım: El nereye biz nereye?
Konu:4
Soma’da AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Madencilik işçileri, Bağımsız maden İş sendika üye oldukları için işten çıkarıldı. Benzer olay başka iş kollarında ve işyerlerinde de görüldü.
Soru şu: İşçilerin sendikalaşma hakkı yok mu? Varsa bu hakkın güvencesini devlet hangi kurum aracılığı ile sağlıyor? Güvence hukuk ise, hukuk neden suskun? Bakanlıklar ise bakanlıklar neden sessiz?
Ayrıca bu insanlar ekmeğini kayıp etmiş, yasal haklarını arıyor. Türkiye bir hukuk devleti, iktidardakiler dindar, mütedeyyin kimseler, içlerinde Allah korkusu taşıyorsa, bu insanların sokaklara sürüklenmesi, coplanması neyin nesi oluyor? Hakkı olanın hakkını araması suç ya da kusur mu?
Konu:4
Her Öğretim yılı başladığında mutlaka temel sorunlarla karşılaşıyoruz. Bir büyük kitlenin ve nüfusun elbette sorunu olur, ancak temel sorunlar neyin nesi?
Temizlik diye bir sorun varsa, taşıma, okula gitme hakkı öğrencinin elinden alınmışsa, burada “Olur böyle şeyler” diyebilir miyiz?
Bütün yaz oturup, ağustos böceğine özenmiş, okul binalarını eğitime hazır hale getirememiş bir bakanlıkla karşı karşıyayız.
Gene soruyoruz: Ey herkesten dindar, herkesten milliyetçi ve herkesten hepimizden çok daha milli arkadaşlar! El alem nereye, (Biz demeyeceğim) siz bizi nereye götürüyorsunuz?