Negatif faize dikkat etmeliyiz
Üretim faktörleri gelirleri;
- Toprak ve doğal kaynaklarda rant,
- Sermaye geliri olarak faiz,
- Emek geliri maaş ve ücret,
- Müteşebbis geliri kardır.
Birisine bedava çalış diyemezsin yada evini bana bedava kiraya ver diyemezsin, zira her ikisi de angarya olur. Anayasanın 18 maddesine göre; “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.‘’
Üretim faktörü olan sermayeyi bana faizsiz ver de diyemezsin, zira sermaye sahibinin alternatif faiz kaybı olur. Hele hele negatif faiz (ekis reel faiz), borç alanın değil, borç verenin birde üstüne faiz vermesi demektir. Bu aynı zamanda borç verenden borç alana haksız gelir transferi demektir.
Negatif faiz, enflasyonun altında faiz demektir. Söz gelimi 2024 Haziran ayında TÜFE oranı yüzde 71,60 oldu. Mart sonunda MB otalama mevduat faiz oranı verilerine üç aylık ortalama mevduat faizi yüzde 57,59 idi. Bu durumda Mart sonunda mevduata 1000 lira yatıranın yıllık reel faizi eksi 8,2 oldu. Üç ayda reel faiz almadı tersine bankaya yüzde 2,05 faiz ödemiş oldu. Üç ayda bin lirasının satın alma gücü, 979,5 liraya geriledi.
Türkiye’de son üç yıldır TÜFE oranı MB gösterge faizinden daha yüksek seyrediyor. Bu demektir ki; Merkez Bankası bankalara TÜFE altında faizle fon sağlıyor. Yani faiz almıyor, üstelikte bankalara eksi reel faiz kadar faiz veriyor.
MB’nın bu nedenle kar kaybı oluyor. Bu durum aynı zamanda MB’nın Hazineye daha düşük kar payı ödemesi demektir. Sonuç olarak, MB eksi reel faizle bankalara fon sağlamakla her durumda halkın cebinden alıyor ve Bankalara veriyor.
Tasarruf sahibinin Devlete borç vermesinde de eğer aldığı faiz enflasyonun altında ise, yani negatif faiz alıyorsa, reel olarak devlete aynı zamanda hem borç vermiş, hem de üstüne bir enflasyon vergisi vermiş oluyor.
Negatif faiz, genel olarak, tüketicilerin harcamaların azaldığı ve tüketicilerim çok fazla para tuttuğu deflasyon dönemlerinde ekonomi canlansın diye geçici olarak uygulanır.
Negatif reel faiz, milli paradan kaçışa, tasarruf aracı olarak altın gibi atıl yatırımlara gidilmesine neden olur.
2008 / 2009 dünya Finansal krizi ile uygulamaya giren negatif faiz tüm Dünyada enflasyonun yükselmesine ve sektörel dengenin bozulmasına neden oldu.
Türkiye de bankalar yüksek karlar sağladı. Çünkü MB’dan TÜFE’nin altında yüzde 50 faizle fon aldılar, TÜFE’den bağımsız olarak aldıklarının üstüne koyarak reel sektöre sattılar. Oysaki reel sektör hem 2021 kur şoku nedeni ile finansman sorunları ile uğraştı, teşvikler düzensiz, yetersiz ve sübjektif verildi ve hem de ithalat sorunuyla uğraştı. Türkiye erken sanayisizleşme dönemine girdi. Reel sektör ile finans sektörü arasında denge bozuldu.
Son iki yıldır, tüm dünya pozitif faize geçti ve enflasyon çözüldü. Türkiye de 2018 kur şokunda reel faiz vererek, TÜFE’yi düşürmüştü. Dün MB’nın gösterge faizini yüzde 50’de sabit tutması isabetli oldu.
Bundan sonra Dünyada negatif faiz devri kapandı. Ancak ABD’de FED TÜFE yüzde 2,5’ e gerileyince faizleri 50 baz puan düşürdü. ABD’de halen, yüzde 4,75 faize göre reel faiz oranı yüzde 2,2’dir. FED başkanı da ‘’Faiz indirimi için sabırlı davrandık. Faizlerin ultra düşük olduğu bir dünyaya geri dönemeyiz.‘’ dedi.
Dünyadan bağımsız olarak Türkiye’nin faiz sorunu, siyasi iktidarın faizlere bakış açısıdır. Doğrusu İslamda faizi yeniden yorumlamaktır. Örneğin, makul bir reel faiz, paranın kirasıdır. Ancak, yüksek spekülatif, tefeci faizi etik açıdan da doğru değildir. Piyasa düzenini de bozar. Ancak eksi reel faiz, borç verenin üstüne faiz de vermesi demektir. Hem borç verip hem de üstüne faiz vermek günah değil mi? 1400 yıl önce enflasyon olmadığı için islamda eksi reel faiz yorumu da yoktur.