Faizi ve günü kurtar
Türkiye kelimenin tek bir anlamıyla kısır bir döngüye girdi.
Bu döngünün adı faiz.
Amerika'nın faiz indirdiği bir dönemde Türkiye bir anda umutlandı. Dünyanın en yüksek faizini veren ülke olarak Amerika’dan kaçan para bize gelecek.
Peki gerçekten gelecek mi, orasını kimse bilmiyor. Ama umut fakirin ekmeğidir.
Şu anda merkez bankasının gösterge faizi 50. Geçen hafta yaptığı toplantıda faiz kararını değiştirmedi, sabit tuttu.
Yani merkez bankası diyor ki yüksek faiz için Türkiye’ye gelin.
Türkiye aslında %50 faizi yeni vermiyor, aylardır veriyor. Aylardır Türkiye’ye para bekleniyor ancak bir avuç doların dışında gelen giden yok.
İşte Amerikan merkez bankasının bu kararından sonra biraz daha fazla doların gelmesi bekleniyor. Yani avuçla değil torbayla.
Demokrasinin ve hukukun olmadığı bir ülkeye yabancı ne kadar gelir? Onu bir kenara bırakarak biz geldiğini kabul edelim.
Yani %50 faize geldi. Hem de çuval çuval paralar Türkiye’ye girdi.
Ne olacak?
Ekonomimiz düzelecek mi? Ya da işsizlik bitecek mi ya da fiyatlar düşecek mi?
Elbette hayır. Sadece merkez bankasının kasasında daha çok dolar gözükecek.
Dolayısıyla ithal ürünleri daha ucuza alabileceğiz. Ya yerli üretici ne olacak?
O da kendi başının çaresine baksın. Önemli olan burada AKP iktidarının merkez bankasının kasasını doldurması.
Maliyet kimin umurunda ki?
Bu faizle ihraç edilecek hazine bonoları Türkiye’de geleceğin ipotek altına alınmasından başka bir şey değildir.
Bu bonoların faizini ödemek için daha çok vergi vermeyip daha çok çalışmamız gerekiyor. Sadece biz değil çocuklarımızla belki onların çocukları da.
AKP’nin yaptığı bir hata Türkiye’yi bu hale getirdi.
İnsanlar balık hafızalı. Her şeyi unuttu.
Türkiye neden bu duruma geldi diye sorgulamıyor.
Sadece Türkiye’ye dolar girecek mi, girmeyecek mi?
Aslında tam bir batı psikolojisi.
Hani batık bir kişi bankaya gidip faize bakmadan kredi çekiyor ya işte Türkiye’nin de öyle.
FED’in son kararından sonra Türkiye’ye yeni bir döviz girişinin olması bekleniyor. Gelir mi gelmez mi bilemiyorum. Ama ülkede işler hiç de iyiye gitmiyor.
Büyük kurtarıcı Mehmet Şimşek günahı depreme yükledi.
Deprem nedeniyle bütçe açığının olduğunu, ekonominin sarsıldığını söyledi.
Hani bir film vardı ya ben yapmadım miki yaptı.
İşte bizimkinde böyle. Saçma sapan bir deneyle ülke ekonomisi bu hale getirildi ama hiç kimse sorumluluğu kabul etmiyor.