Montrö'den çekilip iktidarda kalmak mı?
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi'nden kararname ile çekildiği gibi Montrö'den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir'" diyerek asıl gündemlerinin ne olduğunu açıkladı!
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin asıl hedefinin Montrö'den çekilmenin yolunu döşemek olduğu ortaya çıktı.
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, "Montrö'den vazgeçen Türkiye, emperyalizme hizmet eder. Montrö'nün ortadan kalkmasının yaratacağı sonuçlar, KKTC'den; Mavi Vatan'dan vaz geçmekle ya da güneyimizde kukla bir Kürt devletinin kurulmasına izin vermekle eş değerdir." diye açıklama yaptı.
***
Biz Türkiye'ye Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni bozması için ABD tarafından baskı yapıldığını ilk olarak 1997 yılında fark etmiş ve gündeme getirmiştik. O sene, Yunanistan tarafından içine papazlar doldurulan Venizelos gemisi, "Karadeniz'i kurtaralım" sloganıyla Karadeniz'i dolaşırken Odesa Limanı'na varıldığında gemide düzenlenen sempozyumda Rahmi Koç, Boğazların uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesini istemişti!
Rahmetli Aytunç Altındal da bana "Büyük Orta Doğu Projesi'nin başkenti neresi? İstanbul! Siyaseten İstanbul'un statüsü uluslarüstü olacak! Bunu nasıl sağlayacaklar? En yakın zamanda Montrö Antlaşması'nı da gündeme getirecekler ve Boğazlar'ın kontrolü uluslararası bir komisyona devredilecek." demişti.
Tayyip Erdoğan ise 2018 yılı başında Lozan tartışması başlatarak sanki konu iktidar ile muhalefet arasında bir mücadeleymiş gibi konuşmalar yapmış ve Kemal Kılçdaroğlu'nu Lozan üzerinden eleştirerek "Adaları siz verdiniz, siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi. Bunları belgelerle anlatacağız." demişti.
Oysa, Ege'de İzmir ve Aydın'a bağlı 18 ada 2004 yılında gizli bir anlaşmayla Yunanistan'a verilmişti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Mahir Ünal da Lozan'ın Türkiye'ye dayatıldığını öne sürmüştü
Erdoğan, daha önce Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni tartışmaya açmıştı. Bir ara NATO'yu, Türkiye-Suriye sınırına müdahale etmeye çağırmış, Suriye'deki iç savaş başlatılmadan önce de Türkiye-Suriye sınırındaki mayın temizleme işini yasayla 49 yıllığına bir İsrail firmasına vermeye çalışmıştı!
***
Derken Kanal İstanbul projesinin de ABD'nin 1950'li yıllarda hazırladığı "Montrö'yü baypas etmek" düşüncesinin eseri olduğu Amerikan raporlarıyla ortaya çıktı.
ABD, Karadeniz'e savaş gemisi çıkarmasını sınırlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin ne pahasına olursa olsun bozulmasını istiyordu.
Bu arada 2019 yılında Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Müdürü İbrahim Karagül, "Kanal İstanbul ile Montrö yürürlükten kalkar diye ödleri patlıyor. Çünkü bu anlaşma, Boğazlar üzerindeki egemenlik hakkımızı sınırlıyor. Peki, Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar, 'Montrö Lobisi' kimler adına çalışıyor?" diye yazmıştı.
Yani gerçeğin tam tersini söylemişti. Montrö'yü ortadan kaldırmak isteyen doğrudan doğruya ABD idi...
***
Tayyip Erdoğan, "Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi yoktur." diyordu ama basındaki doğal sözcüleri Montrö'yü savunanları "Montrö Lobisi" diye suçluyordu! "Montrö Lobisi" dedikleri ise Türkiye'nin egemenlik haklarını savunan herkesti...
O zaman da sorduğumuz gibi Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi yoksa Erdoğan neden Kanal İstanbul kampanyası başlatırken "Montrö'nün ne kazandırdığını ve ne kaybettirdiğini anlatacağız" deme ihtiyacı hissetmişti?
Erdoğan, sonra da "Montrö sadece Boğaz'ı bağlar. Montrö bir tarihtir. Bizim Kanal İstanbul'umuz ise yeniden inşa ettiğimiz bir projedir. Montrö kapsamında değildir." diyecekti.
Şimdi ise açıkça TBMM Başkanı Şentop "Erdoğan isterse Montrö'den çekilebilir" diyor.
E hani Montrö ile Kanal İstanbul'un ilgisi yoktu?
Bütün bunlar, iktidarda kalmak için ABD'ye verilen tavizlerin sonuçları olmasın!