Milliyetçiler 'altın vuruş'u durdurabilecek mi?
Fırsat bu fırsat... Muhalefeti bu şekilde yakalamışken şartları olgunlaştırıp baskın seçime gitmek... İktidar çevresinde bu plan şimdilik işliyor... Davutoğlu'nun başına gelenler ve geleceği belli olanlar bu planı doğruluyor...
MHP yönetimi tüm seçimlerin 'garantili mağlubu'!.. Üstelik bu defa daha trajik bir sonuca doğru geriliyor... CHP ne yaparsa yapsın veya ne yapmazsa yapmasın aynı oy oranında geziyor... HDP ise yüksek ihtimal baraj altı...
Bu fotoğraf ve aktörler değişmeden gidilecek bir seçim AKP'yi ve Erdoğan'ı tarihinin en güçlü konumuna yükseltebilir... AKP istediği gibi anayasa yapma ve başkanlık sistemine geçme gücünü toplayabilir... Şimdi saatler erken seçime kuruldu ve artık Ağustos ayı konuşuluyor...
Bu hesabı yapanların CHP'den hiç korkusu yok... Çünkü mevcut CHP'nin etkisi ve büyüme potansiyeli son derece sınırlı... Denklemi değiştirme ihtimali olan tek parti var, o da MHP... O yüzden MHP'deki statükonun aynen kalması gerekiyor... Aksi hâlde büyük risk var...
İktidar çevrelerinde ve havuz medyasında MHP'de değişim isteyenlere karşı gittikçe dozajı artan haşin ve müfteri tavır bu endişeden besleniyor... Daha düne kadar 'metres'ten tutun, 'salyalı'ya kadar vardırılan ağır hakaretler, yerini 'büyük devlet adamlığı'na bırakmış durumda... Dolayısıyla iftiraların ve hakaretlerin adres değiştirip, değişim isteyen muhalefete yönelmesi sürpriz olmadı...
***
Belli ki iktidarın 'yenilgi garantili' bu MHP yönetimine bir kere daha ihtiyacı var... En azından 'altın vuruş'a kadar... Eğer Ağustos'ta o 'altın vuruş' gerçekleşirse ne MHP yönetimine ihtiyaçları kalacak, ne de her seçim büyükçe kısmı ikna edilen milliyetçilere... Dar bölgeli çift turlu seçim sistemi hayata geçtiğinde ortada milliyetçilerin partisi kalmayacağına göre, milliyetçi oyların ezici çoğunluğu sol karşısında toplanacağı için AKP adına ekmeden biçme dönemi başlayacak...
Durum son derece kritik ve süre gittikçe azalıyor... Burada MHP yönetimi ile iktidar arasında 'kısa vâdeli' bir 'menfaat çakışması' söz konusu... Taraflardan birisi oturduğu koltuktan kalmak istemediği için 'korunma ümidi'yle iktidarın gücüne göz kırpıyor, muhalefet dozajını düşürerek, aynı dilde, yani 'paralel' dilinde buluşuyor... İktidarın yargı üzerinde baskı oluşturma gücüne güveniliyor...
Ne acıdır ki, şahsî hesaplar baskın geliyor... Ülkede meydana gelecek yapısal değişikliğin Türklüğü ve milliyetçiliği sokacağı zorlu kulvardan ziyade 'parti içi statü'nün korunması amaçlanıyor...
***
1 Kasım'dan beri ikaz etmeye çalışıyoruz... Konu artık başarı veya başarısızlık meselesi değil, varlık-yokluk meselesi... Değişim A'nın gidip, B'nin gelmesi derecesinde basit değil, milliyetçiliğin Türk siyasî hayatından kurumsal anlamda tasfiye edilip edilmemesiyle doğrudan ilişkili... Bunu anlamak için değişim isteyen hiç kimsenin ne dediğine aldırış edilmese bile, 'her türlü milliyetçilik ayaklarımın altında' diyen zihniyetin bugünkü duruşuna bakmak yeterli...
Ülke bir şelalede suların kırılma noktasına doğru ilerliyor... Kurtuluş için 'demokratik seçenekler' maalesef 'tek'e inmiş durumda... Mevcut resme göre sadece MHP'nin yükselişi 'tek adam, tek parti rejimi'ne doğru kurgulanmış zembereği kırıp atabilir...
Bunu halk ve parti tabanı görmüyor mu? Elbette görüyor... Gördüğü için de değişim talebiyle yollara dökülen muhalefet destek buluyor... Ortada seçim yokken, hiçbir unvan sahibi olmayanların kitleleri bu denli harekete geçirmesi çok önemliydi...
Geçtiğimiz hafta sonu Meral Akşener'in Gazipaşa'dan Antalya merkeze uzanan ve mitingle sonuçlanan eylemleri, konunun partiyi aştığını, bir 'halk hareketi'ne dönüştüğünü, partili olmayanların bile yaklaşan tehlikeye ve alternatifsizliğe karşı MHP ve değişim lehine nasıl da irade koyduğunu gösterdi... 'Altın vuruş'a hazırlanan iktidarı endişelendiren görüntülerdi bunlar... Çünkü üzerine ölü toprağı dökülmüş gibi duran bir hareketin patlaması gibiydi her şey...
Bu hafta sonu İzmir'de miting var... Ülkenin sürüklendiği 'mecburî istikamet'e ve o 'altın vuruş' hülyasına karşı ortaya çıkacak fotoğraf çok çok hayati... MHP artık sadece MHP olmadığı için, mesele Türkiye olduğu için gözler orada olacak... Gözü olanların gözü de, gözü parlayanların gözü de...
Evet, bir 'altın vuruş' geliyor... Onu ya iktidar yapacak ya da Türk milliyetçileri... Eğer milliyetçiler beceremezse ülke kaybedecek... Eğer becerirse büyük ve küçük statükolar kaybederken, ülke kazanacak...
O yüzden kritik eşikteyiz... O yüzden Ağustos'ta planlanan 'altın vuruş'u 'karabasan'a çevirmek milliyetçilerin üzerine binmiş bir mecburiyet...