Millî parayı pul etmek millî güvenlik sorunu değil mi?
Millî Güvenlik Kurulu''nun 25 Kasım 2021 toplantısından sonra yapılan açıklamada "Türkiye''nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiş, cumhuriyetimizin 100. yılına her alanda olduğu gibi iktisadi olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir." denildi.
Konuyla ilgili görüşüm sorulduğunda Gerçek Gündem sitesine "MGK artık eski MGK değil. AKP kurmaylarını bir araya getiren, askerlerin azaltıldığı bir kurul haline dönüştü... AKP''nin uyguladığı ekonomik politikalarının güvenlik boyutuna yükseltilmesi söz konusu... Ekonomiyi de güvenlik politikası olarak değerlendirerek düşük faiz-yüksek kur politikasını desteklemiş oluyor. Başka bir açıklaması yok bunun" diye cevap verdim.
***
Peki bir ülke için mesela Trump''ın ABD Başkanı iken yaptığı gibi, "Bronson''u serbest bırakın, yoksa ekonominizi mahvederim" diye tehdit savurması, millî güvenlik sorunu değil midir?
Elbette bu tür "sınamalar" veya "tehditler", millî güvenlik sorunudur ama ekonomik bir değerlendirme, "Türkiye''nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde" diye başlıyorsa, bundan ülkenin gerçek durumunun değil, siyasi iktidarın vaz ettiği propagandanın esas alındığı anlaşılır.
***
Yazının bu paragrafına geldiğimde dolar 13 lirayı geçmişti. Sebebin, Tayyip Erdoğan''ın faiz politikası olduğunu, sadece Türkiye''de değil dünyada bilmeyen kalmadı.
Dünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden Financial Times, başyazısında Türk Lirası''nın değer kaybetmesine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın izlediği "dengesiz politikalar"ın yol açtığını yazdı.
Yazıda "Cumhurbaşkanı eğer faiz oranlarını düşürme programını sürdürürse lira daha da değer kaybedecek ve fiyat artışlarının önünde durulamayacak. Bu durumda Türklerin birikimlerini korumasının tek yolu, Erdoğan''ın kontrolünde olmayan bir kura yönelmek olacak." denildi.
Yaşanan gerçekler ortada. Türkiye''de birikimi olan herkes döviz ve altına yöneldiği için Türk lirası baş aşağı gidiyor. Oysa birikimini Türk Lirası''nda tutmak, kâr ettirmese bile enflasyon karşısında zarar ettirmemelidir.
Yoksa faiz iyi bir şey olsaydı, ekonomisi iyi durumda olan ülkeler de yüksek faiz oranı uygulardı. Fakat gerçek enflasyon oranı kadar faiz vermezseniz, millî paranızın değerini bile bile düşürmüş olursunuz. Eski Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez, "Kimse faiz yanlısı değil ama faiz enflasyonun neticesidir; sebebi değil. Bu gidişle, yüzde 35-40 hatta yüzde 50 faiz verseniz bile durumu toparlayamazsınız. Millî Güvenlik Kurulu beni de davet etsin. Bir ekonomi bürokratı ve iki hükümette ekonomi bakanlığı yapmış bir kişi olarak ben de bir brifing vereyim." diyor.
***
Kimse "İhracat artsın diye paranın değeri bilinçli olarak düşürüldü" yalanına sığınmasın. İhracatın artması için üretimin artırılması gerekir. Peki üretimin artması için ne yapılıyor?
Bir Cumhurbaşkanı göz göre göre ülkesinin parasının değerinin düşmesine yol açar mı? Açıyorsa bunun başka bir sebebi vardır ve ülke için asıl millî güvenlik sorunu bu değil midir?
Bu arada Alparslan Türkeş''i anma toplantısının basılması, toplantının arkasında desteği var iddiasıyla Mansur Yavaş''ın tehdit edilmesi ne sorunu oluyor? Ülkenin sorunları karşısında milliyetçileri bu konularla oyalamakla milliyetçilik, ayaklar altına alınmış olmuyor mu?