MHP'li vekillerin tarihi sorumluluğu! (23 Ağustos 2007)
Diyorlar ki, “MHP, Cumhurbaşkanlığı seçimine girmese, tekrar seçime gidilecek. Bu defa AKP daha fazla oy alıp yeniden gelecek. Bu sebeple, MHP’nin 367 sıkıntısını ortadan kaldırması, ülkenin daha fazla gerilim yaşamaması için olumludur. MHP, AKP ile aynı tabana hitap ediyor. MHP bu tabandan oy alacak. Üstelik Abdullah Gül de Türk’tür!”
* * *
Bütün bunlar çalınan minareye kılıf hazırlama çabalarıdır.
MHP, ikinci tura girmese, gerçekten ülke yeniden seçime gider. Böylece, Türk Milleti’ne bir defa daha düşünme fırsatı verilmiş olur.
Hem sonra MHP’nin sloganı, “Önce ülkem, sonra partim, sonra ben” şeklinde değil miydi?
“Bundan sonraki seçimlerde MHP nasıl daha fazla oy alır?” hesabından önce, Cumhurbaşkanlığı makamına “Ne mutlu Türküm diyene” felsefesine karşı çıkmış birisinin getirilecek olmasının ülkeye vereceği zararın düşünülmesi gerekmez mi?
Hani “Önce ülkem” nerede kaldı?
Türklük konusuna gelince; bir Türk evlâdı, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü ilkellik olarak yorumlayabilir mi?
Türklükte birleşmeyi ilkellik kabul eden bir kişinin savunmasını Türk Milliyetçileri üstlenebilir mi? Yazıklar olsun!
Doğrusunu öğrenmek istiyorlarsa, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’na sorsunlar!
* * *
Diğer taraftan, mason dernekleri, AKP’nin ve Abdullah Gül’ün arkasındadır. Seçimden önce bu desteği açıklamışlardır. Ayrıca, AKP, dünya masonlarının en önemli kuruluşlarından biri olan CFR tarafından gönderilen memorandumu parti programı yaparak kurulmuştur.
Bu memorandumda yerel yönetimlere otonomi verilmesi istenmiştir.
Abdullah Gül, CIA istasyon şefi Graham Fuller ile 1996 yılında, o sırada Yenişafak Gazetesi’nin üst katında bulunan Refah Partisi İl Başkanlığı’nda gizli bir görüşme yaparak Yenilikçiler hareketini başlatmış bir kişidir. Devletin ilgili birimlerinde bu görüşme ile ilgili bilgiler mevcuttur. Gül’ün bir mason derneğine kayıtlı olup olmadığını bilmiyoruz ama dünya masonları arkasındadır!
* * *
İşte bu sebeplerle, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in, MHP’ye “Cuma günü yapılacak ikinci tur oylamaya katılmayın” çağrısı, girilen yanlış yoldan dönülmesi için son şanstır. Öymen’in belirttiği gibi, “Şu anda sayın Gül’ü destekleyen sadece AKP ve bir de BBP Genel Başkanı var. Bu durumda herkesin yeni bir değerlendirme yapması lâzım.”
Ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın söylediği gibi “Bir cumhurbaşkanı adayının ’Ne mutlu Türküm diyene’sözünü ilkellik sayma anlayışını söyleye söyleye cumhurbaşkanı olması açıkça bu devlete meydan okumaktır!”
* * *
Abdullah Gül’ün seçilmesini sağlamak, MHP’nin sonunu da getirebilir! Gül, MHP’nin yardımıyla seçilse de seçilmese de Türkiye bu badireyi aşacaktır! Fakat, MHP’li milletvekilleri, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü ilkellik sayan bir kişiyi Cumhurbaşkanı seçtirirse, kendi misyonuna ihanet etmiş olacaktır! Bu da MHP’nin kendisini tasfiye etmesi demektir. Zaten, MHP doğru yönetilmiş olsaydı, iktidarı CFR memorandumu ile kurulmuş bir partiye bırakmaz, bugün tek başına iktidarda olur, Cumhurbaşkanlığı makamına da bir Türk Milliyetçisi seçilirdi!