Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Şerafettin Tilki
Şerafettin Tilki

Melih Gökçek ve Göksel Gümüşdağ'ı açıkladı. Şerafettin Tilki şimdi de buna el attı

Gelin biraz nostalji yapalım.
Şöyle ilkokul yıllarına kısa tura çıkalım.
Ne günlerdi ama.
Okuma-yazmayı ‘fiş’ sisteminden öğrenen nesildeniz.
Fiş yazdıysam, hani öyle alış veriş fişi değil. Özel sipariş hiç değil.
Kara tahta üstüne gerili iplere, karton üstüne yazılan büyük puntolu yazılara derdik; FİŞ.

Ali: Bak Ayşe bu top
Ayşe: At Ali at, topu bana at.
Ali: Al sana top..

Böyle eğlenerek okur, öğrenirdik.
Derken teneffüs zili çalar, kendimizi bahçeye atardık. Yakalamaca, mendil kapmaca, bulursak misket oynar ve patlak bir plastik topun peşinde koşardık.
Derken yorulup acıkır insan. Çocuk da olsak, yiyecek bir şeyler arardık.
Öyle hamburger, döner gibi şeyleri bilmezdik! Petibör bisküvi arasına lokum koyup yerdik.
Onu da bulabilirsek.
Üstüne bahçeden su içtik mi, değmeyin gitsin.
Okula giderken giydiğimiz siyah önlük lokumun üstündeki pudra şekerinden beyazlaşırdı.
Akşam evlere dönerdik. Anneler mutfakta. Artık ne varsa hep birlikte oturup yerdik.
Sonrasında beklerdik. Öyle harçlık falan istemek, mızıklanmak saygısızlığı yapmazdık.

Sorarlar ise "Harçlığın var mı?" diye; İhh mihhh derdik.
Baba, "Getir pantolonumu" deyince dünyalar bizim olurdu.
2.5 liralık demir para bekleyip, 5 liralık banknot alırsak, bizden mutlusu olmazdı.
Yokluk, sıkıntı, dert çoktu. Ama ayrım yoktu. Yırtık ayakkabı. Yamalı önlük giyerdik. Tertemizdik. Hırsızlık yapmaz, kimsenin malına mülküne bakmazdık. Adalete inanırdık.

NEREDEEN NEREYE

Günümüze döndüğümüzde, FİŞ''li sistem olsa nasıl olurdu diye düşündüm.
Eee Tilki ya soyadımız. Kafamızda bin bir amansız kazan kaynıyor..

Ahmet: Baba bana futbol takımı al.
Baba (Melih Gökçek) Al Ahmet al. İşte sana takım.

Osman: Baba bana TV kanalı kur.
Baba: Hazır Osman. Git başında dur.

İki FİŞ örneği arasındaki fark. Farklı yapılara ait özel okullar. Bağlantılar. Yürüyüp giden, sıfırdan zirveye çıkanlar. Tertemiz geçmişten, kirlenen gürümüze özet seyahat.

Söz verdiğim üzere; siyaset, futbol, ticaret üçgeninde duralım. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. Ve iki oğlu.

Diğer yanda Damat Göksel Gümüşdağ..

Albert Einstein "Bir insanın zekası; verdiği cevaplardan değil, soracağı sorulardan anlaşılır" demiş.
İşte bu penceren bakıp, kamuoyu adına sorup zekamızı test edelim istedik..

SORULAR SORULAR

Umarım cevaplarını alırız.
⁃ Malum yapının okullarında eğitim görme dışında işi, gücü olmayan Ahmet Gökçek’e hangi kaynaktan futbol takımı kuruldu?
⁃ Ankaraspor, Osmanlıspor, Ankaragücü kulüplerine başkanlık yapan Gökçek’e, Babasının Başkanı olduğu Ankara Belediyesi''nden neler aktarıldı?
⁃ Trilyonluk transferler, özel statlar, tesisler nasıl yapıldı?
⁃ Bu kulüplere Gökçekler yönetimde iken, kimler oluk gibi para akıttılar? Karşılığında ne gibi imtiyazlara elde ettiler?
Beyaz TV gibi bir kanalın kurulması milyon dolarlık iş. Osman Gökçek, bu sermayeyi nereden, kimlerden buldu?
⁃ Babadan alınan haçlıklar ile kulüp ve TV kurmak ne kadar inandırıcı?
⁃ Kanalın yayın politikasını kimler, neye göre belirledi?
⁃ TV programları için, kimlerden referans alındı?
⁃ Binbir zorluğu olan frekans, bir günde nasıl tahsis edildi?
⁃ Bülent Arınç, “Ankara’yı parsel, parsel sattılar” derken, bu iki kardeşe alınan oyuncakları da kastetmiş olabilir mi?

Biraz da damat Göksel Gümüşdağ ve benzerlik gösteren İBB’den devam edelim.

Biz biliyorduk da, kamuoyu Gümüşdağ’ı şöyle tanıdı. Bir Galatasaray maçı sonrası. Hakan Şükür, Emre Belözoğlu, Arif Erdem ve Okan Buruk. Kafalarında üstüne Çağa Antenleri yazılı şapka ile çıktılar soyunma odasından. Yanlarında, yanakları al, al olan biri. Futbolcuların arasında, şaşkın bakıp durdu, durdu.
Turnayı gözünden vurdu!
Ardından yükseliş devri. Damat paşanın sonraki konumu malum.
Yine sorulara dönelim.

⁃ İlgili kanunlara göre belediyenin profesyonel kulüp kurması yasak değil mi?
Gümüşdağ İBB sporun Başkanlığı sonrası, bir anda siyasetin içine nasıl daldı?
⁃ Vefa, Karagümrük, Beykoz, Üsküdar Anadolu gibi tarihi kulüplerin lokali bile elden nasıl alındı?
⁃ Diğer yandan İBB''ye trilyonluk tesisler ne amaçla yapıldı?
⁃ Fatih Terim adı verilen stadı, İBB ye kim, nasıl tahsis etti?
⁃ Belediye rant kapısı olduğu iddia edilen kulübün adı Başakşehir olarak neden değiştirildi?
⁃ Anadolu, il kulüpleri sponsor bulamazken, taraftarı, camiası doğal olarak izlenme oranı dahi olmayan bu kulübe, THY başta olmak üzere diğer malum markalar neden sponsor oldu?
⁃ Belediye kuruluşları; Halk Ekmek, İGDAŞ, KİPTAŞ gibi şirketler, nasıl bu kulübe para akıttı?
Arda Turan transferini Halk Ekmek yaptı haberleri neden yalanlanamadı?
⁃ Onlarca transferler, belediyeden, belediyeye iş yapan şirketlerden alındığı aşikar olan paralar, kim ya da kimlerin cebine gitti?

Ardı arkası gelmeyen sorular.. Aslında cevapları bilinen sualler. Üç maymunu oynayan muhataplar.
Siyaset-Ticaret- Futbol. Bu STF durumu bakalım daha nerelere dayanacak.
Belki birileri çıkar, suskunluğunu bozup açıklar. Hep birlikte öğrenmiş oluruz..

Yine maziye dönelim..
Pazar sabahları kalkar kovboy film kuşağını kaçırmazdık.
Salı akşamları Dallas’ı iple çekerdik.
Şifresiz maç yayınlarını izlemek için ne uğraşırdık.
Çatıya çık. Anteni çevir. Karıncalı gösteren, siyah, beyaz televizyonun önüne renkli cam koy.
Yine de gölgeli görüntü. Çözüm tükenmez.
Mutfaktaki en büyük tencere kapağını alıp, anteni takardık.
Tencere kapağından, uydu anteni yapmışız resmen.
Güzel icat değil mi!
Maç bitir bitmez, annemiz görmesin diye yerine koyardık.
Denize giderken, araba lastiği içine konan şambrel bulmak için, nereleri arardık.
Yerli malı haftasını es geçmeyelim. Elma, armut ne bulursak yanımıza alırdık.
Kışın bir elimizde defter kitap, diğerinde odun taşırdık sınıflara.
Kurşun kalemi arkasındaki silgiye kadar kullanırdık.
Meğer en büyük zenginlik o zamanlarmış.

Ah, dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Yazarın Diğer Yazıları