Mektup yazdım Hassan'a ha Hassan'a ha sana!
Tanzanya Başkanı John Magufuli, ölmeden bir süre önce bir basın toplantısı yapmış ve ithal test kitlerinin kesinlikle güvenilir olmadığını gösteren sonuçlar açıklamıştı.
John Magufuli, keçiden, koyundan, papav adlı tropikal bir meyveden örnekler aldırıp yaş ve cinsiyet de belirterek insan isimleriyle laboratuvarlara gönderilmesini sağlamıştı. Testlerden bazılarının sonuçlarına göre; bir keçi ve papav adlı bir meyve pozitif çıkmıştı!
Magufuli, bu olaydan "Bu test kitlerinin ardında kirli bir oyun olduğunu görüyorsunuz." demişti.
Magufuli, küresel düzeyde oynanan oyunu sergilemesinin ardından ani bir kalp kriziyle hayatını kaybetmişti.
Magufuli''nin ölümünden sonra Tanzanya, salgınla mücadele programını değiştirdi ve Dünya Sağlık Örgütü''nden aşı istedi. Yalnız aşıların ücretini karşılamakta zorlanan Tanzanya kendi aşısını üretmek için çalışmaya başladı.
Şimdiki Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan, salgınla mücadele için yaklaşık 470 milyon dolar harcamayı planladıklarını açıkladı.
***
Tanzanya, şimdi Dünya Sağlık Örgütü''nde temsil olunan Amerikan ilaç şirketlerinin küresel pandemi politikasına teslim olmuş durumda. Fakat paraları yetmeyince aşı üretmek için kolları sıvadılar. Birisi, Tanzanya Devlet Başkanı Hassan''a demeli ki, grip türevi olan virüslerin aşısı olmaz. Dünyanın bütün tıp fakültelerinin ilgili bölümlerinde bu bilgi öğretilmiştir. Şimdi ilaç şirketleri, bir deney sıvısı üretti diye hemen kabul mü edeceğiz? Ayrıca pandemi sırasında aşılama da yapılamaz. Dünyaca ünlü İtalyan epidemiyolog Montanari, "Dünyadaki bütün epidemiyoloji uzmanları bunu bilir ama hiçbiri konuşmuyor" diye açıklama yaptı.
Dünya Sağlık Örgütü''nün organize ettiği pandemi politikası tıpkı kuş gribi ve domuz gribi gibi insanlığa karşı işlenen bir suç organizasyonudur.
***
Bazıları, "Sizin yakınlarınızdan hastalanan, ölen yok mu?" diye soruyor! Var! İyileşenler de oldu. İlginçtir, hastaneye gitmeyenler ve verilen ilaçları kullanmayanlar iyileşti, Hastaneye gidenlerden sadece bir kişi kurtuldu!
Dünyayı kendi etrafında dönüyor zanneden birileri de "Öyleyse, ihtiyacınız olduğunda hastane hizmetlerinden, yani sağlık sisteminden faydalanmayın" diyebiliyor! Sanki hastaneler onlara babadan miras kalmış!
Oysa ben böyle diyenleri de ileride başlarına gelebilecek sağlık sorunları hakkında uyarıyorum! Bunu yaparken de kendi alanlarında otorite olan dünya çapındaki bilim adamlarının görüşlerinden yola çıkıyorum. Ve bunu küresel çapta sansüre rağmen yapıyorum. Bir sorun yoksa aşı denilen sıvıları üretenler, neden sansüre ihtiyaç duyuyor?
***
Rahmetli Attila İlhan''a, "Türkiye''de bağnazlık hep sağa yakıştırılır. Fakat, solda da bir bağnazlık görüyorum... Bunun sebebi nedir?" diye sormuştum da "Bunun sebebi, bizdeki aydınların bilinç aydını değil, inanç aydını olmasıdır... İnanç aydını naklidir, inandığını söyler, ''kitapta böyle yazıyor'' der ve ona inanır... Bilinç aydını ise düşündüğünü söyler... Bizim solcu aydınlarımız da liberallerimiz de bundan kurtulamamış, yani inanç aydını olmuşlardır... ''Marks der ki'' ile ''Adam Smith der ki'' arasında bir fark yoktur... Aralarında bir farklılık varsa da bu ''Amerikan ekolü mü iyidir, yoksa Alman ekolü mü iyidir'' seviyesindedir... Bizde sol, Marks''tan nakilcilik yaptı. Oysa Lenin, Marksizmin Rusya yorumunu, Mao, Çin yorumunu, Tito, Yugoslavya yorumunu yapmıştı... Bizimkiler Türk yorumunu yapacağına Marksizm''i bir inanç gibi benimsedi..." diye cevap vermişti.
Şimdi ise her "inanç grubu"ndan aşı denilen sıvılara iman edenler var! Birazcık araştırın, birazcık düşünün yahu!
Tabii rahmetli Abdürrahim Karakoç''un dediği gibi, "Mektup yazdım Hasan''a, ha Hasan''a ha sana!"
Ben de Hasan''a değil ama Hassan''a yazdım işte...