Malazgirt savaşına melekler de katıldı mı?
Doğrudur, yanlıştır ayrı bir konu ama “Fatih, İstanbul’u kuşattığında Bizans’ta papazlar meleklerin cinsiyetini tartışıyordu” şeklinde bir iddia vardır ya Malazgirt tartışmasında da benzer konuşmalar yapılmıştır. Ahmet Anapal isimli bir yorumcu 22 Ağustos 2017’de katıldığı Akit TV’deki programda, “Malazgirt, bir Türk zaferi değildir; Anadolu’yu İslam’a açan bir Ümmet-i İslam zaferidir.” demişti. Anapal konuşurken arka planda yeşil renklerle şöyle bir ibare yazılmıştı: “3 bin nişanlı melek at sürdü Alparslan’ın ardından!”
Malazgirt’te savaşan meleklerin Alparslan’ın komutası altına nasıl ve hangi anlaşma ile girdiklerine dair bir bilgi vermemişlerdir! Çanakkale Zaferi için de benzer hurafeler yaygındır...
***
Tayyip Erdoğan, “Burada şunun özellikle vurgulanması gerekiyor: Malazgirt Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir. Alparslan'ın ordusunda Kürtler, Araplar ve İslam'la müşerref olan diğer kavimlerden Müslümanlar düşmana karşı omuz omuza savaşmış, mübarek kanları işte bu topraklarda birbirine karışmıştır” dedi.
Araplar da melekler gibi savaşa katılmışlarsa, komutanlarının adları neydi? Zamanın Müslüman Arap tarihçileri, neden böyle bir bilgiye hiç yer vermemişlerdir?
“Malazgirt’te Kürtler” konusu da siyasi bir projedir. Projeyi ilk olarak PKK’nın başı Abdullah Öcalan gündeme getirmiştir. Öcalan, “ortak vatan” dediği siyasi hedefe dayalı yeni bir tarih uydurmuştu.
Öcalan, avukatları vasıtasıyla yaptığı açıklamada da işi abartmış, “Bu savaş, sadece bir millete indirgense bile niceliğe bakıldığında Türklerden daha çok Kürtlerin savaşı olabilir. O zamanlar Kürtlerin bölgede dört beş emirliği vardı ki bunların Alparslan’a verdikleri asker sayısı, Türklerin sayısından üç-dört kat fazlaydı.” demiştir.
Bu çerçevede yapılan yayınlarda, Alparslan’ın ordusunun dört bin kişi olduğu yazılmış, Kürtlerin ise 10 bin askerle savaşa destek verdikleri öne sürülmüştür.
Mervani beyliğinin 10 bin asker gönderdiği ama Alparslan’ın dört bin kişiyle yola çıktığına, toplam 14 bin kişinin, 200 bin kişilik Bizans ordusunu yok ettiğine inanılabilir mi?
O dört bin kişi, Alparslan’ın merkez karargâh birliği olabilir ancak... Bugünkü “Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı” gibi... 4 bin kişiyle, 200 bin kişilik orduya karşı çıkılabilir mi?
“Melekler de Malazgirt savaşına katıldı” demek, “4 bin kişilik ordu” masalından daha mantıklı görünüyor! Gülüp geçilecek bu tür iddialar, Türk vatanına ortak çıkarmak için yakın zamanlarda uydurulmuştur.
***
Alparslan’ın Malazgirt’teki 50 bin kişilik ordusunun komutanlarının tamamı Oğuz beyleridir. Alparslan’ın 50 bin kişilik ordusunun komutanlarının adları, bütün Arap tarihçilerin eserlerinde de vardır...
Bütün tarihçiler, bu arada Arap tarihçiler, Malazgirt’te Alparslan’ın 50 bin kişilik ordusunun komutanlarının adlarını yazmıştır: Afşin Bey idaresindeki Türk akıncı kuvvetlerinin başlıca kumandanları, Ahmet Şah, Atsız, Arslantaş, Dilmaçoğlu Mehmet Sanduk Bey, Artuk Beyi Gevherayin, Tarakoğlu, Mansur Bey, ayrıca Alparslan’ın kardeşi Yakuti Bey, Kutalmış oğlu Süleyman’ın oğulları, Sav Tekin, Altun Tak ve Ak Sungur ve Danişmend Beyliğinin bütün askerleri...
Bu komutanların emri altında bugünkü Türk ordusunda olduğu gibi Kürtler de Araplar da bulunmuş olabilir ama o tarihte Mervani beyliğinin 10 bin asker çıkarabilecek bir nüfusa sahip olması, Alparslan’ın ise 4 bin kişiyle savaşa katılmış olması mümkün müdür? Bu durumda Selçuklu sultanı Alparslan’ın Mervani beyliğinin emri altına girmesi gerekmez miydi?
Bir de Malatya Haber gazetesinin bir değerlendirmesi var... Haber girişinde özetle “Milyonlarca sığınmacının Türkiye’ye yerleşmesini sağlayanların Malazgirt’i kutlaması, 30 Ağustos zaferini ise mahalli kurtuluş savaşı derecesine düşürmesi, ‘Yeni Türkiye’nin ilginç bir görüntüsü...” deniliyor.
***
Peki, bugün Erdoğan neden bu büyük zaferi, Türk zaferi olmaktan çıkarmaya çalışıyor? Bu bir algı operasyonudur. Erdoğan, “Milletin çeşitliliğine dayalı Anayasa” yapmak istediğini açıklamadı mı? Milleti çeşitlendirmek için Malazgirt’i de çeşitlendiriyor ki Suriyeliler ve Afganlar kalsın, anayasayı da bu çeşitliliğe göre hazırlasın...
“Sığınmacılar” denilen milyonlarca Suriyeliyi ve ayrıca Afgan ordusunun askerlerini Türkiye’ye bu amaçla getirdiler. “Onlar muhacir biz ensar” diyerek, bu kavimler göçünü ve istilayı İslami kılıfa büründürdüler...
Türkiye’ye sürülenlerin boşalttığı Suriye’nin kuzeyinde, fiilen PKK/PYD devleti kurulmadı mı? ABD ve İsrail’in ilk hedefi, bu değil miydi? Türkiye’yi Atatürk çizgisinden çıkarmak, CIA ajanı Graham Fuller’in “Yeni Türkiye projesi” değil midir?