Magazinde otokontrol şart

Attığı zaman mangalda kül bırakmayan magazinci sayısı hayli fazla. Adam "Kırmızı Halı'da yürüyor" ama, saldırırken hedefi karıştırıyor. Koca bir kutuyu doldururken, Tolga Çevik'i yerden yere vuruyor. Hedefindeki asıl ismin Tolga Örnek olduğunu karine ile buluyoruz. Bu konuda en iyi cevabı yine magazinciler verdi. TV-8'dekiler öncelik aldı. Onları yürekten tebrik ediyorum. Dünün şarkıcıları ve artistleri kimi gazeteciden çok daha objektif. Bunların arasında Seren Serengil ve Deniz Akkaya'nın eleştirilerini çok beğendim. Bir yerde de yıllardır kendilerini hedefe oturtanlardan intikam almış da oldular.

...

Bir de Meryem Uzerli'ye bağıra bağıra "kürtaj mı oldun?" diye soranlar. Evlere şenlik. Bunlara ise söyleyecek söz bulamıyorum.

Peki bu çirkinliklerin çözümü nasıl olacak? Oysa etkili magazin kuruluşları var. Dağıttıkları ödüllerle ses getirebiliyorlar. Bunların denetim mekanizması yok mu? Adliye çözüm değil. Otokontrol en iyi formül. Bu mekanizmayı süratle devreye sokmakta fayda var. Böylece olayların daha fazla çirkinleşmesi önlenmiş olur. Bu da benim kişisel düşüncem.

Önemli bir spor

Japonya'daki Dünya Kulüpler Futbol Şampiyonası finallerini TRT aldı. Seyir zamanlaması müsait olanlar bu işten mutlu. Gündüz gürültüsüz patırtısız izleme imkanı buldular. TRT Spor bunları verirken akışlarda küçük değişiklikler yaptı. Doğrusu beni ilgilendiren "Orhan Ayhan'la" idi. Normal akışından 3.5 saat sonra olsa da seyrettim. Mike Tyson'ın hayatının belgeseliydi. Ünlü boksörün maçlarını yine Orhan Ayhan usta tarafından dinlemiştik. Bu kez boks tarihçisi gözüyle aktardı. Düşünün Tyson ilk 15 maçını toplam 22 rauntta bitiriyor. 11'inde ilk rauntta indiriyor. Sonra yükseliş ve dramatik düşüş. E.Holyfield'in kulağını ısırması unutulmazlarından.

Program bittikten sonra gözümün önüne başka alanda kariyer sahibi boksörlerimiz geldi. Örneğin Muazzez Abacı'nın babası Sarı Oktay -Altınok-, istihbaratçılığı tercih eden Hiram Abas ve MSP'den parlamentoya giren Abdullah Tonba. Bir de Washington Büyükelçiliği de yapan Şükrü Elekdağ var. "Bu hariciyecimiz boksta ısrar etseydi dünya şampiyonu olurdu" diyenlere rastladım. Elekdağ "demir yumruk" lakabını diplomaside kullanmayı tercih etti.

...

aSpor'da Türkiye Kupası maçlarının sonuçları toplu halde veriliyordu. Spiker arkadaş önündeki prompteri aradan okumaya başladı. "Kırklarelispor 3-1 kazandı" dedi. Oysa maçı kazanan Osmanlıspor'du. Bu ve benzerlerine "ayakta uyumak" diyebilirim.

Biraz da müzik

TRT Müzik'i bir süredir ihmal edip yazmadım. Aslında buna gündemin getirdiği "zorunluluk" demeliyim. Sevdiğim bu ekranla ilgili epey notum var. Mesela Ömer Hayri Uzun'un şefliğini üstlendiği Harmanyeri. Programın en güzel yanı "usta-çırak ilişkisi". Canlı yayını da, artılarından.

...

TSM Bir Solist'te Didar Aliye Koyuncu'yu izledim. Kızcağız boylu boslu. Güzel yüzlü, yeşil gözlü. Her şeyi var. Tek eksikliği sabit mikrofon gibi durması. Bıraktık sahneyi doldurmasını, kıpırdamıyor. Yapımcı Mustafa Öztürk ne yapsın? TRT, mutlaka bu konuyu gidermek mecburiyetinde. Elinde eğitici olarak kullanacağı epey uzman var.

...

TRT Müzik'in pek çok programında Devrim Ekiz adlı kanun sanatçısı dikkatimi çekmekte. Onu fark etmemek zaten mümkün değil. Öyle bir saç modeli var ki; bu işlere yabancı biri 'Moğol mu' diye sorabilir.

...

Seslerin Çağrısı'nı Serkan Çağrı götürüyor. Bu yetenekli genci yıllar önce bir futbolcuya benzetmiştim; Delgado. Beşiktaş'ta oynuyordu. İkisinin resimlerini birlikte yayınlayıp haber yapınca beni aradı teşekkür etti. Serkan, "klarnet ustası" sıfatını erken yakaladı. Enstrümanını iyi kullanmasının yanı sıra konservatuvarda öğretim üyesi. Efendiliğiyle de liste başı.

Yazarın Diğer Yazıları