Madencileri Yılmaz Özdil mi öldürdü?
Yine tipik bir yavuz hırsızın ev sahibini bastırması vakasını yaşıyoruz. Siz hükümet olarak, madenlerde işçilerin köle gibi çalıştırılmasına yol vermişsiniz, yeterli önlem alınmadan, eski bir madenin derinliklerinde, sürünerek girdikleri dehlizleri daha da derinleştirerek kömür çıkarmalarına seyirci kalmışsınız! Satın alma garantisi verdiğiniz için, şirket, üretimi Türkiye imkânlarının üzerine çıkaracak oranda artırmak için işçileri zorlamış... Baretlerinde yeterli oksijen yok. Kurtarma çalışmaları sırasında yukarıdan basılan oksijen, borular delindiği için yangını daha da büyütmüş ve karbonmonoksit oranını artırmış. Belki de ölümlerin bu kadar çok olmasının sebebi bu! Nereden bakılırsa bakılsın 301 ölümün birinci sorumlusu hükümet ve ilgili bakanlar...
Ama siz dönüp iki üç gazeteciyi suçlayıp işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz!
***
Bir defa Yılmaz Özdil, “Ben Başbakan’a katılıyorum yani bu olan biten gayet normaldir hatta müstehaktır bile denilebilir” derken, sizin işçilere bu sonucu müstehak gördüğünüzü söylemeye çalışıyordu.
Evet, ifadesi Türkçesi yetersiz olanlar için yanlış anlamaya müsaittir ama sizin ölü sayısı açıklamaktan başka ne yaptığını merak ettiğim bakanınız, kendisine ve hükümetine yönelik tepkileri başka tarafa yönlendirmek için Yılmaz Özdil’in sözlerini çarpıtarak, “AKP mitinglerine baretleriyle katılan işçiler için ‘bu sonuç müstehaktır’ dedi” diye ortalığı velveleye verince, sosyal medyada iftiranın yaygınlaşmasını da değerlendirerek siz de asıl sorumlu olarak Özdil’i hedef göstermekten çekinmediniz..
Hem işten atılmasını istiyorsunuz, hem de suç duyurusunda bulunuyorsunuz!
Hani “fırıncılara söyleyin, ekmek de vermesinler” derler ya aynen öyle! Sizin gücünüz kaleminden başka sermayesi olmayan bir gazeteciye mi yetiyor? Bir Başbakan, suç bile işlese “insan müsveddesi” , “sürüngen” diyerek bir vatandaşını bu kadar aşağılar mı? Aslında burada, o gazetecinin değil siyasetin seviyesinin ne kadar düşürüldüğünü görüyoruz. Yerde sürünen sizin siyasetinizdir.
***
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise “İhmali ve kusuru olanlar, hukukun öngördüğü ceza neyse mahkeme kararı doğrultusunda onu göreceklerdir” diyor.
Zaten savcılığın şüpheli olarak olaydan sorumlu tuttuğu kişilerden üçünün, olay sırasında madende can verdiği anlaşıldı. Savcılık sadece “taksir” den bahsediyor. Hadi bu sorun aşıldı diyelim, hükümetinizin, kömür dağıtıp oy almak için daha fazla üretim istediği, hatta Türkiye Kömür İşletmeleri’nin, taşeron şirkete alım garantisi verdiği ve olaydan 20 gün önce Soma ile ilgili araştırma önergesini reddettirdiği, denetim elemanlarının göstermelik bir iki yere bakıp yukarıda mangal partisi yaptığı iddiaları ortada iken, asıl “bilinçli taksir” den hesap sorulması gereken, ilgili Bakan ve Başbakan değil midir?
Madencileri Yılmaz Özdil’in, Yazgülü Aldoğan’ın, Ali Ünal’ın veya BBC muhabirinin haberi mi öldürdü?
***
301 madencinin bilinçli taksir sonucu ölmelerinden birinci derecede hükümet ve ilgili elemanları, ikinci derecede şirketin yönetim kurulu başkanı, üçüncü derecede ise şirketin yöneticileri ve diğer yetkilileri sorumludur.
Kendi suçunuzu gazetecilerin üzerine atarak hukuki sorumluluktan bu defa da kurtulabilirsiniz ama Soma halkının yuhalaması karşısında sığındığınız markette bir vatandaşın boğazına sarıldığınızı herkes gördü. Makam aracınızı tekmeleyen birini de özel harekat polislerinin arasında danışmanınız tekmeledi! O danışmana da tekme atmaktan yedi gün iş göremez raporu verildi! Siz önce bunların hesabını verin, gazetecilerin sizin gibi ölüme sebebiyet veren bir eylemleri veya ihmalleri söz konusu değildir.