Kur'an yakma eyleminin sahibi!
İsveç''te Kur''an yakma eylemleri düzenleniyor. İsveç polisi eylemcilerin etrafında önlem alıyor. Yani bu işi devletin güvencesi altında yapıyorlar.
Aşırı sağcı "Stram Kurs" (Sıkı Yön) Partisi taraftarları, başkent Stockholm''ün banliyöleri ile Linköping ve Norrköping kentlerinde, yani Müslümanların yoğun olarak yaşadığı yerlerde toplantılar yapıyor ve Kur''an yakma eylemlerinde bulunuyor.
Müslümanlar protesto eylemi yapınca da İsveç polisi müdahale ediyor.
Eylemleri düzenleyen 40 yaşındaki Rasmus Paludan, daha önce Danimarka''da ırkçılıktan bir ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Adam hem Danimarka hem de İsveç vatandaşı...
***
Bilindiği gibi 2005 yılında da Danimarka''nın Jyllands-Posten adlı gazetesinde Hz. Muhammed''i tasvir eden 12 karikatür yayınlanmıştı.
İslam dünyasında, Peygamberin resmini yapmak bile kabul edilmezken onu eleştiren karikatürlerin yayınlanması, çok ağır hakaret ve küfür olarak kabul edildi. Müslüman ülkelerde çok sert protesto gösterileri yapıldı. 200''den fazla kişi saldırılarda veya olaylarda öldü. Karikatürler dünya genelinde yeniden yayınlandı. Fransa''daki Charlie Hebdo dergisi de bunlardan biriydi ve saldırıya uğradı, 11 kişi öldü.
Karikatürleri ilk yayınlayan Danimarkalı gazeteci Flemming Rose, "Danimarka''da yaşayan Müslümanlara böyle davranılmasının sebebi var. Sizi Danimarka''nın hiciv kültürüne entegre ediyoruz çünkü siz de bu toplumun bir parçasısınız, yabancı değil... Müslümanları dışlamayacak şekilde karikatürler de buna dahildir" diyordu ama şimdi iş Kur''an yakmaya dönüştü.
Müslümanlar, Hz. İsa karikatürü çizmiyor, İncil yakmıyor, çünkü İsa''yı da peygamber olarak kabul ediyor, "dört kitabın dördü de hak" diyor. Tahrif edilmiş olarak kabul etseler de Hz. İsa veya İncil üzerinden karşılık vermeleri söz konusu bile değil.
Bazı cahiller ise kışkırtmalara kapılarak, karikatürlerle verilmek istenen, "İslam''da düşünce özgürlüğü, ifade hürriyeti yoktur" mesajına hizmet ediyor yani saldırıya başvuruyor...
Bu tür küresel ölçekli psikolojik harekâtlarda, gazeteciler ve ırkçı gruplar kullanılsa da genel planlamayı yapan istihbarat servisleridir... Dolayısıyla psikolojik harekâta karşılık verilmelidir ama saldırıyla değil...
***
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündemindeki ihlal prosedürüne müdahil olarak mütalaa sundu.
BBC''nin haberine göre Mijatovic, Türk makamlarını, "Kavala''nın serbest kalmasını engellemek için adım atmak", "AİHM kararının sonuçları ve ruhuna uyuşmayan biçimde hareket etmek" ve "iyi niyetli davranmamak"la suçladı.
Almanya''nın önemli konser salonlarından Düsseldorf Tonhalle''nin 2022 yılı İnsan Hakları Ödülü de yapılan bir törenle Osman Kavala''ya verildi. Ödülü Osman Kavala adına Almanya Tarım ve Gıda Bakanı Cem Özdemir aldı.
Görüldüğü gibi AB ve liberal solcular (ne demekse) tüm güçleriyle Osman Kavala''nın arkasında...
İyi de Türkiye''de hakları ihlal edilen, uydurma delillerle suçlanan ve müebbet hapis cezasıyla yargılanan insanlar beraat etti. Yargılama sırasında, AB, "Bu dava, Türkiye''nin demokratik kurumlarının işleyişine ve hukukun üstünlüğüne olan güvenin kuvvetlendirilmesi için bir fırsat." diye açıklama yapmıştı. Tutukluyken tedavi edilmediği için, zehirlendiği için veya iftiralara dayanamayıp kalp krizi veya beyin kanaması geçirdiği için ölenler oldu, intihar edenler oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri, savaş kaybetse bu kadar aşağılanamaz ve bu şekilde yargılanamazdı... Avrupa, bu süreci onayladı! Sanıklar arasında kitap yazdığı için yedi yıl tutuklu kalan Ergun Poyraz da vardı...
Yani meselenin düşünce ve ifade özgürlüğü ile hiçbir ilgisi yoktur. İnsanların inançlarına ve dinlerine saldırı, insanlık tarihinin kara lekesidir...