Kriz, ''naslar''a göre yönetilseydi!

Tayyip Erdoğan, "Neymiş efendim, faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu." dedi ve Pazartesi sabahı, Türk Lirası''ndaki düşüş daha da hızlandı.

Bu durumda, Türk Lirası''nın değerini "naslar" düşürmüş oluyor, öyle mi?

Erdoğan, bu tür açıklamaları, Türk Lirası''nda düşüşe sebep olacağını bilerek yapıyor, dolayısıyla parasını öncededn dövize çevirebilenlerin haksız kazanç sağlamasına yol açıyor. "Naslar"ın hükümleri böyle midir? Yani Kur''an ve sünnet hükümleri, "Hıristiyanların ve Yahudilerin paralarının değer kazanması için elinizden ne geliyorsa yapın, kendi paranızın değerini düşürün, zenginleriniz yabancı paraları önceden istiflesin, fakirleriniz ekmeğe muhtaç olsun" mu diyor?

***

Erdoğan artık, devleti naslara göre yani dini esas alarak göre yönettiğini açık açık söylüyor. Oysa bu durum, siyasi partiler için kapatma sebebidir. AKP, "30 farklı eylemden dolayı laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline gelmek"ten" Anayasa Mahkemesi''nde hüküm giymişti. Mahkeme AKP''ye bir süre Hazine yardımından yoksun bırakma cezası vermişti.

Erdoğan, faizi düşürmenin nasların gereği olduğunu öne sürerek, Türk Lirası''nın değerini bile bile düşürmeyi halk nezdinde meşru hale getirmeye çalışıyor. Yoksa bu işin nasla ilgisi yok. Zira enflasyon oranı kadar faiz, emeğinizin karşılığı olan paranın değerini korumuş olur. Faiz, enflasyon oranından fazla olursa, o orandan itibaren haksız kazanç başlar... Yoksa Kur''an ve sünnet, "Paranızın değerini düşürseler, devletin hazinesini boşaltsalar bile sesinizi çıkarmayın, alınan kararları sineye çekin, değerini düşürmek suretiyle cebinizdeki parayı çalmalarına izin verin" demiyor herhalde değil mi?

***

Aslına bakarsanız, Kur''an''a göre bir ülkeyi yönetenlere düşen, ülke olarak elde edilen serveti, "zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet haline gelmemesi için" halka dağıtmaktır. Yani gelir adaletsizliğinin meydana getirdiği fakirliği ortadan kaldırmaktır.

Diyelim ki Erdoğan, bütün kararlarını, gerçekten "naslar"a uygun olarak alıyor, öyleyse nasıl oluyor da bu kararlar, zengini daha zengin fakiri daha fakir yapıyor?

Erdoğan, naslara uymuş olsa banka hesaplarının yüzde 60''ının döviz hesabı olduğunu, bu hesap sahiplerinin döviz fiyatlarının yükselmesinden hiçbir şikâyeti bulunmadığını görerek, maaş veya ücret hesabı gibi küçük hesap sahiplerinin Türk Lirası mevduatlarının erimesi karşısında, onların zararını tazmin etmeye çalışırdı. Zira onlar, bizzat kendisinin "dövizinizi ve altınınızı bozdurun" çağrılarına uyanlardır.

Yüzde 60 döviz, yüzde 40 Türk Lirası hesap oranı, sadece bankada parası olanların durumunu gösterir. Bir de bankada parası olmayanlar vardır ki onların nüfusa oranı konusunda kesin bir rakam yoktur. Onların parası varsa bile cebindedir. Onların parası hesaplarından değil doğrudan günlük veya aylık kazançlarından; ceplerinden veya cüzdanlarından çalınmaktadır...

***

Her konuya müdahil olan Diyanet İşleri Başkanı da Erdoğan gibi salgın hastalığa ve ekonomik krize işaret ederek, "Allah sizi canlarınızla ve mallarınızla belirli bir süre sınayacaktır" ayetini öne sürüyor. İyi de savaş yok, doğal felaket yok... Yoksa Allah, Türk Milleti''ni Erdoğan''ın kararları ile mi sınamaktadır? Öyle ya, Erdoğan''dan hâlâ memnun olan bir kitle, ekonomik krizi dış güçlere bağlıyor...

Bu durumda, bize de "Nasılsanız öyle idare edilirsiniz" hadisini hatta "Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâka müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz" ayetini hatırlatmak düşüyor...

Yazarın Diğer Yazıları