Kırmızı Kitap ve Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışı

Türkiye'nin güvenlik paradigması, yani Kırmızı Kitap olarak adlandırılan MGSB- Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin belirli dönemlerde güncelleştirilmesi çalışmaları yeniden başladı. Son halini alması biraz zaman alacağı öngörülüyor.

Genelkurmay, Bakanlıklar, MİT Başkanlığı; bu belge perspektifinde ülkemizin güncel genel politik ve stratejik konumunu belirlerler. Türkiye Cumhuriyeti’nin birliği, menfaatleri, refahı, milli hedefleri, izlenecek yol haritaları, ülkesel çıkarları, iç ve dış güvenlik hedefleri MGSB’nin belirli hassasiyetleri noktasında değişken bir yol gösterdiği için belirli dönemlerde hep değişiklikler göstermiştir.

Türkiye iç tehditlerinin en önemlileri Bölücü Terör ve İrtica haricinde, dış etken olarak Türkiye’nin geçmişte Sovyetler Birliği tehditleri, Yunanistan, Kafkasya ve Orta Asya’da yeni devletlerin doğması, Ortadoğu’da Körfez Savaşları, Kafkaslarda Çeçenistan, Balkanlarda Bosna Hersek (Kosova)’da farklı grupların ortaya çıkması, siyasi boşluk, ülkemizi dolaylı yönden etkileyecek riskler, ülkemizi bu bölgelerde aktif olmaya itmiştir.

Arap Baharı ile başlayan Tunus, Cezayir, Lübnan, Ürdün, Moritanya, Sudan, Umman, Yemen, Mısır, Fas, Suriye, Irak, Bahreyn, İran, Libya, Kuveyt, Batı Sahra’da hükümetlere karşı iç ayaklanmalar, belirli ülkelerin liderlerinin değişimiyle ve hükümetlere yaptırımlarla sonuçlanmıştır.

Bu tür olaylar sonucunda Türkiye’nin bölgede güç ve denge unsuru olmak, sınırlarında ve çevre ülkelerde barış ve güvenlik koridoru oluşturmak, bölgesel istikrar ve huzuru için, bölgede stratejik hamleler yaparak, olaylara kayıtsız kalması düşünülemezdi.

26 Ocak 2011 yılında Türkiye’yi yakından etkileyen ve milyonlarca Sığınmacı ve Kaçağın ülkemize gelmesine sebebiyet veren Suriye İç Savaşında, Türkiye'nin ulusal bütünlüğü açısından oluşturacağı muhtemel tehdit ile Suriye'yle ilişkiler iç tehdit olarak algılanmış, yeni bir terör koridoru oluşmaması için komşu ülke Suriye’de diğer ülkeler gibi etkin bir mücadele verilmiştir. Sonuç olarak Esat devrilmiş ve yeni hükümet kurulmuştur.

Türkiye, Irak’ta düştüğü hataya Suriye’de düşmemek için büyük bir mücadele verdiği görülüyor. Irak Kürdistanı ve şimdi de Suriye Kürdistanı’nın ülkemizi etkileyecek yeni tehdit değerlendirmelerinin asimetrik terör tehdidiyle ilgili olarak ilave önlemler alınmasının gerekli olduğu milli bir sorun haline gelmiştir. Geçmişten bugüne ülkemize karşı tehditler karşısında, Türkiye’nin ve TSK’nın başarılı olduğu ve tehditleri bertaraf etmede göz kamaştırdığı ortadadır.

Suriye’nin yeni hükümeti ve diğer unsurların ileride çatışma riski, bölgedeki ulusal politikalarımızda yenilikler yapmayı mecbur kılmış gözüküyor.

Özellikle Terör ve Milli hassasiyetler konusunda kuruluş felsefesi açısından Milliyetçi Hareket Partisi’nin politikaları belliyken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın TBMM’ye gelmesi ve Umut Hakkıyla ilgili söylemleri, partisinin politikalarına tamamen ters ve oy kaybetme uğruna bir dil sürçmesi değil, onlarca kez bu söylemlerin dillendirilmesiyle ses buldu.

Şuan bu yazıyı kaleme aldığım anlarda İmralı’da Öcalan ile görüşmeler devam ediyor.

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin güncellendiği Bölücü Terör, Kürdistan ve ülkemizden toprak koparma taleplerinin diri olduğu bir süreçte, Bahçeli’nin risk alarak Öcalan’ın serbest bırakılması söylem sürecinin sebebi, PKK’nın lağvedilip, Öcalan’ın serbest bırakılarak Suriye’ye gönderilerek, Suriye Demokratik Güçleri “SDG”nin başına geçmesi üzerine kurgulanmış görülüyor.

Cumhur İttifakı’nın bel kemiği Devlet Bahçeli’nin bu stratejik düşüncesi ne kadar gerçekçi olur zaman gösterir. Türkiye’nin Öcalan ile kurguladığı yeni strateji, iç siyaseti de etkileyeceği gibi Kırmızı Kitabı da yeniden yazmaya mecbur kılmış görülüyor.

Evdeki hesap birçok kez çarşıya uymamıştır. Özellikle 40 yıllık Terör noktasında. Devlet Bahçeli’nin “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez” söylemi bu konuda manidardır.

Yazarın Diğer Yazıları