Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Kırık Camlar

Kırık Camlar

Polis memuru Şeyda Yılmaz’ın daha önce defalarca suç kaydı bulunan bir kişi tarafından öldürülmesi, başka bir yerde polise küfreden ve silah çeken bir kimsenin serbest kalması, okul içlerinde bir eğitimcinin darp edilmesi, Serhat Akın’ın sokak ortasında vurulması… Toplumsal şiddetin boyutu, korkutucu bir seviyeye ulaştı.

Toplumun kalanında "güvende değiliz" ve hatta "şansa yaşıyoruz" hissiyatı yayılıyor.

Ancak sorunlarımızın hiçbiri müstakil değil; hepsi birbirine bağlı ve birbirinin etki alanında.

Polis Şeyda Yılmaz’ı öldüren gencin suç kayıtları, annesinin söylemleri bunu açıkça ortaya koyuyor.

Küçük ihlalleri önlemenin önemi

Genç polisin suç kaydı bu kadar fazla olan biri tarafından öldürülmesi, kriminolojideki suçun çıkış noktasına ve yayılmasına odaklanan meşhur "kırık camlar teorisi"ni akla getiriyor.

Teorinin çok boyutu, çokça da eleştirisi bulunuyor ama özetle, bireyleri suça iten veya suçu önleyen unsurlara dair bir yaklaşım geliştiriyor ve şöyle diyor:

Bir binada veya bölgede bir cam kırılırsa, diğer camların kırılmasının da önü açılır.

Zira, o camın kırık olması, binanın/bölgenin otorite tarafından önemsenmediği algısının oluşmasına neden olur ve insanlar diğer camları kırmaktan çekinmez.

Yani, her kırık cam, bir mesaj taşır: Burada düzensizlikle mücadele edilmiyor mesajı. Ya da burada suçun kabul edilebilir olduğu mesajı…

Teorinin ortaya çıkmasına neden olan sosyolojik deneyi yapan Philip Zimbardo da sonuçta şöyle demiştir:

“İlk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.”

Bu, daha önceki yazılarımda vurguladığım cezasızlık algısıyla ilişkilendirilen bir çıkarım ancak tek yönü bu değil.

Sosyal normlarda bozulma

Teorinin ortaya koyduğu, cezasızlık algısının suça meyili arttırmasının yanında suçun kabul edilebilir bulunmasıyla sosyal normların nasıl bozulabildiğidir de.

Yalnızca şiddette değil, yolsuzlukta dahi bu cezalandırılmanın bedelini görüyoruz. Sanki bir çatlak gibi kırıldığı yerden büyüyor bozulmuşluklar. Ancak bu arada sosyal normlar da değişiyor, normaller de.

Yolsuzluk, şiddet, düzensizlik, hukuksuzluk toplumun gerçekleri oldu.

Bozulmuşlukları kanıksıyoruz.

Belki de çözümü başlatamamamızın temelinde de bu kanıksama yatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları