Kimin sonu olacak?
12 Eylül’de Türkiye referanduma gidiyor.
Her referandum iktidar için bir güven oylamasıdır.
Muhalefet için de.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “referanduma evet” demesinden sonra, artık referandum mitingleri başlıyor.
CHP ve MHP başta olmak üzere muhalefet büyük oranda “hayır” kampanyası başlatıyor.
Klasik ifadeyle, “Hayır’da hayır vardır” propagandası yapılacak.
Biz bunu Özal’dan hatırlıyoruz.
12 Eylül ihtilalinin koyduğu siyasi yasakları kaldırmak için bir referandum yapılmıştı. O zaman başbakan olan Turgut Özal, “yasakların sürmesini” istiyordu.
Hatta, Güneş Taner’in boynuna geçirdiği tişörtte yazan “No, no, well may be yes” (Hayır, hayır, belki evet) gündemden düşmemişti.
Turgut Özal, mitinglerde “evet” oyunun rengi olan “mavi” için “Yunan bayrağının rengi” diyerek provokasyonlar yapıyordu. Hatta, benim de izlediğim bir Isparta mitinginde, mavi bayrak açanlara da aynı sözü söylemiş, miting meydanında kavga çıkarmıştı.
İşin başka bir boyutuna da bakalım.
Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi ile Başbakan Erdoğan “Biz Özal’ın, Menderes’in devamıyız. Onlar demokrat ve özgürlükçüydü. Biz de özgürlükçüyüz. Karşımızdakiler statükocu, gerici” demiyor mu?
Devamıyız dedikleri Turgut Özal, “yasakçı” idi. Referandumda “yasakların sürmesi için” devlet olanakları ile büyük kampanyalar yapmıştı.
Ama bunları bilmeyen genç kuşakları (genç seçmenleri) kandırmak için hem kendilerini, hem de Özal ve Menderes’i “demokrat ve özgürlükçü” diye yutturmaya çalışıyorlar.
Gelelim bugüne.
AKP’nin halka götürdüğü Anayasa değişiklikleri ise, yargıyı siyasallaştırmaya yönelik. Yani, hukukun özgürlüğünü kısıtlamaya, siyasilerin etki ve yetkisini artırmaya yönelik.
12 Eylül’de halk evet derse, bu uygulamalar yürürlüğe girecek.
Peki hayır derse herkes hazır mı?
“AYM bu kararı muhakeme edemez. Ancak, referandumdan sonra evet oyu çıkarsa, bu kanunlaşır, AYM o zaman yetkili olur” diyenler, aynı görüşünü sürdürecek mi?
Yani, bu değişiklikler halk tarafından onaylanırsa, hemen AYM’ye itiraz hakkı var mı? (Bence bu yeni bir tartışma konusudur.)
Öte yandan, CHP ve MHP’nin durumu ne olacak? Tek başına AKP yüzde 50’nin üzerinde oy almış sayılacak ve genel seçimin durumu ortaya çıkacak.
Peki, halk hayır derse, Anayasa Mahkemesi’ni yerden yere vuranlar, onun kararlarına uyulmamasını isteyenler, halka ne diyecek? Bunu da geçersiz sayın, diyecekler mi?
Referandum her bakımdan çok önemli.
Tatil yörelerinin perişanlığı
Bu Pazar günü biraz da tatil yörelerimizin perişanlığından söz etmek istiyorum.
Yıl 2010, ama deniz kenarları, turistik bölgelerimizde hâlâ yol yok.
Belediye hizmetleri sıfıra yakın.
Ondan sonra diyoruz ki, “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?”
Allah, cennet vatanı vermiş ama cehenneme çevirmek için insanlar uğraşıyor.
“Ege’de Yunan adaları burnumuzun dibinde” diyoruz. Kendi elimizdeki cennete sahip çıkamadıktan sonra o adalar da bizim olsa ne yapacaktık ki?
Turist azlığı ise, diğer bir sorun.
Türkiye ekonomisinin dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğu rakamını açıklayan hükümet, turizm gelirlerinin büyük ölçüde azalmasını neye bağlıyor acaba?
Sorunlar çok ama şimdilik mutlu pazarlar.