Kar, felaket değil, zihniyet felaket!

Kar, toprağı yumuşatır, kar suyu, toprağın içindeki mineralleri çözer. Böylece toprak daha verimli olur. Kışın kar yağışı yeterli düzeyde ise o yıl tarımda bolluk ve bereket var demektir. Kentlerde yaşayanlar kuvvetli kar yağışını en çok trafiği aksattığı veya ulaşımı durdurduğu için felaket olarak görebilir. Tabii bir de Türkiye örneğinde olduğu gibi kışın ortasında enerjisine bağımlı olduğunuz İran, doğal gaz akışını durdurmuşsa, ülke ekonomisi ağır yara alabilir. Bunun sebebi herhalde kar değildir!

İstanbul Havaalanı''nda kargo binasının çatısının çökmesinin sebebi de kar olmasa gerek. Siz çatıyı, en az yarım metre kar birikintisinin ağırlığına dayanıklı olarak inşa etmemişseniz, doğal felaket diye işin içinden sıyrılmaya çalışabilirsiniz...

***

Asıl önemlisi, böyle günlerde toplum gibi devletin bütün organları da dayanışma ve koordinasyon içinde hareket etmek durumundadır. Böyle bir günde, iki bakanın, yanlarına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı''nı alarak bir durum değerlendirmesi yapmak yerine, kendilerine bağlı kurumların faaliyetleri hakkında bilgi vermesi, asıl felaketin zihniyet olduğunu gösteriyor.

Peki ne zaman bir araya gelecekler? Büyük bir deprem olursa beraber hareket edecekler mi? Türkiye bir savaşa girse, İstanbul bombalansa bir araya gelecekler mi?

***

Şimdiki görüntü, kesinlikle beraber hareket etmeyecekleri yönünde... Oysa siz, bir belediye başkanını başarısız kılarak siyasi rakibiniz olmasını önlemeye çalıştıkça, olan şehirde yaşayanlara oluyor. Taksi sorununa getirdiği çözümü önlüyorsunuz, eskiyen metrobüslerin değiştirilmesi gerekiyor, ona da imza atmıyorsunuz... Şimdi de il başkanı düzeyinde, "İBB yönetimi tarafından, gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmaması neticesinde kadın, erkek, çocuk, yaşlı yüz binlerce vatandaşımız yollarda perişan kaldı" diyorsunuz.

İyi de bu şehrin bir de valisi var, ona bağlı kurumlar var değil mi? Onlar ne tedbir almış? Bir yetersizlik söz konusu ise bunun sorumlusu belediyeler ile birlikte bütün kurumlar değil midir?

***

Şimdi bazı ön yargılı kimseler, benim de bir tarafı savunduğumu zannedebilir. Hayır, ben sadece olması gerekeni söylüyorum. Bir sorun varsa, devletin bütün kurumları, o sorunu gidermek için el birliğiyle ve koordinasyon içinde hareket etmelidir. Bu yapılmıyorsa, hatta engelleniyorsa, engellemekten sorumlu olanların, kurumlardan sadece belediyeyi eleştirmesi haksızlıktır.

Eleştiri yapılacaksa, belediye dahil sorumlu olan bütün kurumlara yapılmalıdır. Afet durumunda bile belediye ile iş birliği yapmamak, partizanlığın da ötesinde korkunun, tahammülsüzlüğün eseridir.

Yoksa "dünyanın en modern havaalanı" dediğiniz İstanbul Havaalanı''nda mahsur kalan insanlara yatmaları için karton kutu dağıtmak zorunda kalırsınız! Taşın üzerinde yatacak değillerdi tabii...

***

Türkiye''nin bu ilkel politikaları artık aşması gerekir. Aşamıyorsa, burada halkın da ortak sorumluluğu vardır. Halkın, bir kısmı karşısına çıkan kadroların uzmanlığına; ehliyet ve liyakatine değil, dinî veya millî değerleri savunup savunmadığına bakıyor. Savunuyorsa, alnı secde de görüyorsa "tamam" diyor. İktidara veya iş başına gelince de bu kadroların millî çıkarlara aykırı, yabancı projelere hizmet eden icraatlarına da destek veriyor. Meselâ Büyük İsrail Projesi olan BOP, "Yeni Osmanlı" diye tanıtılıyor, önemli oranda vatandaş da hemen benimsiyor ve savunuyor! Konuyu bildiğinden mi? Hayır, kendisini konumlandırdığı yer, o an için öyle gerektiriyor... Oysa üzerinde yaşadığı vatan, bu politikalarla tehlikeye düşüyor. Bundan, sadece o politikaları icra edenler değil onlara gözü kapalı destek verenler de sorumludur.

Yazarın Diğer Yazıları