İşte AKP'yi büyüten sahte solcular!

6 Kasım 2015 tarihli "TÜBİTAK'ta Şamaş mı var?" başlıklı yazımda, kurumun popüler bilim kitapları serisinden çıkan, 3 yaş üzeri çocuklar için hazırlanmış "Gökkuşağı" adlı resimli bir kitapçıkta ağırlıklı olarak Yahudilik ve ayrıca Hıristiyanlık propagandası yapıldığını, kitapta İsrail bayrağının ve Hanukya bayramının sembolü olan "9 kollu şamdan" resimlerinin yayınlandığını bildirerek bunun Türk Milleti için ciddi bir tehdit olduğunu belirtmiştim...

Şamaş, "görevli" demektir. Hanukiya denilen 9 kollu şamdanın ortasındaki, kola Şamaş (görevli) adı verilir.

***

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, konu ile ilgili bir mektup göndererek, kitapla ilgili hassasiyetimizi paylaştıklarını, 50.000'den fazla kitabın, piyasadan 2015 yılı içerisinde imha edilmesi amacıyla toplatıldığını, halen geriye dönük olarak tüm kitapları "kültürel uygunluk ve yerlilik testi"nden geçirmekte olduklarını, 700 adet kitabın 362'sinin bu test sürecinden geçirildiğini bildirdi... Mektubun tam metnini yayınladım.

Derken, yerli ve yabancı İnternet sitelerinde, "TÜBİTAK'ın Nazi planı", "TÜBİTAK'ta cadı avı" gibi başlıklarla eleştiri yazıları yayınlandı. Nazilerin kitap yakma işlemleri hatırlatıldı. TÜBİTAK Başkanı'nın "kültürel değerlere uymayan kitaplar imha edilecek" sözünden yola çıkarak hayallerinde kitap yakma sahneleri canlandırdılar! (Kâğıt fabrikasına göndersinler diyeceğim ama AKP iktidarının sattığı SEKA da kapatıldı!)

Bir Alman sitesinde de beni "son derece milliyetçi bir köşe yazarı" diye tanıtan Florian Rötzer, konuyu, "Tayyip Erdoğan'ın İslâmcı politikaları" ve Fethullah Gülen grubuna yönelik operasyonlar bağlamında eleştiriyor.

***

Almanya'da, Almanya'nın Bilimsel Araştırma Kurumları'ndan birisi, çocuklar için milyonlarca kitap bassa ve bu kitaplarda, "kültürlerin kardeşliği" edebiyatının yanında, baskın olarak Türk bayrağı, Sultanahmet Camii, bozkurt gibi sembollerin resimleri yayınlansa, Alman basını ne yapardı acaba?

Almanya'da hükümet düşerdi!

Böyle bir ahmaklık Almanya'da olamaz. Çünkü Alman devleti ahmaklığa izin vermez.

Böyle bir yayın, yanlışlıkla da yapılamaz. Almanya, meselâ Türkçeden çeviri bir kitabı Alman çocuklarına okutmaz. Zaten Almanya'da çocukların okuyacağı kitapçıkları, üstüne vazife olmayanlar yayınlamaz!

Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, hiçbir ülke kendi millî veya dini değerleri dururken, çocuklarına diğer milletlerin millî ve dini sembolleriyle eğitim vermez!

Fakat Türkiye'de kendisine "sol" diyen, gerçekte solla hiçbir ilgisi bulunmayan, milletine yabancılaşmış veya zaten millî ve dini bir aidiyet hissetmeyen insanlar, Türk Milleti'nin bütün değerlerinin karşısında konumlanmayı görev sayıyor. Kim bilir belki de "görevli"dirler!

***

Solun önderlerinden Lenin, "Ulusal gurur duygusu, bize, biz bilinçli Büyük-Rus proleterlerine yabancı bir duygu mudur? Elbette ki değildir! Biz, dilimizi ve yurdumuzu severiz; biz, yurdumuzun emekçi yığınlarını (yani yurdumuz nüfusunun onda-dokuzunu) demokratik ve sosyalist bilinç düzeyine yükseltmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çarın kasapları, soylular ve kapitalistler elinde, güzel yurdumuzun uğradığı hakaretleri, zulüm ve aşağılamaları görmek ve duymak bizim için çok acıdır" demiştir.

Türkiye'de ise kendi halkını aşağılayanlar, sadece solun içinde değil, medyada ve devlet kadroları içinde, zaman zaman baskın unsur haline gelmiştir. Halk, işte kendisini yok sayan bu zavallı zihniyet sahiplerine tepki olarak AKP gibi yapılanmaları büyütmüştür!

Sonuç olarak, kendisini sol gibi gösteren "görevli"lerin rolü, Türkiye'nin her alanda geriye gidişini sağlamaya yaramıştır. Kendilerine, "merkez" denilen medyada bu kadar imkân sağlanmasının amacı da herhalde buydu!

Yazarın Diğer Yazıları