İslâm görünümlü misyonerlik ve Tayyip Erdoğan'ın din politikası!

Önce Radikal gazetesi, “Misyonerlik suç değil ama nedense tehdit” başlıklı bir haberi manşetten kullandı. Haberin birinci sayfadaki sunumunda “Kurumlar, Hıristiyanlara saldıranları değil, misyonerliği ’tehdit’ sayıyor. TSK ’engelleyici düzenleme’ istemiş. Yasalarda ’misyonerlik’ diye bir suç yoksa da kavram sanki suçmuş gibi kullanılıyor. Etkileri de son derece vahim. Trabzon ve Malatya’daki cinayetler, en son İzmir’deki bir bıçaklamadan sonra hep aynı motif öne çıktı: Misyonerlik faaliyeti içindeydiler. Çeşitli çevrelerin misyonerlik karşıtı propagandalarının etkileri Türkiye’yi zorda bırakırken, devletin kurumları da pek farklı bir bakış açısı içinde değil” denilerek MİT, TSK ve Emniyet Müdürlüğü alenen bu olayların sorumlusu olarak gösterildi.

***

Bir gün sonra Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP Üsküdar İlçe Teşkilatı tarafından Haydarpaşa Lisesi’nde düzenlenen bayramlaşma toplantısında konuştu!
Bir okulda, siyasi bir parti nasıl toplantı düzenliyor? Türkiye, nereye gidiyor?
Konuşmasının son bölümünde misyonerlik iddialarına değinen Erdoğan, Türkiye’deki papazlara ve misyonerlere yönelik cinayetleri ve saldırıları kınayan sözler söyledi.
Bu saldırıları aklı başında herkes kınamaktadır. Hatta bu olayların dünya kamuoyu önünde Türkiye’yi güç duruma düşürmek için plânlandığını söyleyen de biziz. Fakat bu noktadan itibaren Erdoğan, başka bir moda gidiyor!
Diyor ki “Misyonerlik aldı başını gidiyor lafını yapanlar, tereciye tere satıyor. Eğer sen inancına güveniyorsan, inanç hürriyetinden korkma. Düşüncene güveniyorsan, düşünce hürriyetinden korkma. Demek ki senin kendine güvenin yok, oksijen çadırına girmişsin farkında değilsin. Dinime dahleden bari Müslüman olsa!”
Tereci kim? Kendisi mi?
Misyoner faaliyetleri ile ilgili iddiaları öne sürenler kim? Radikal’in haberine göre TSK, MİT, Emniyet ve bazı çevreler!
TSK, MİT ve Emniyet’te hiç Hıristiyan veya Yahudi vatandaşımız çalışıyor mu? Belki MİT’te görev verilmiş olabilir, olmalıdır. Demek ki bu kurumlarda görev yapan vatandaşların yüzde 100’üne yakını Müslüman!
Demek ki bu resmi raporları hazırlayanlar ve misyonerlik tehdidine dikkat çekenler, Erdoğan ve çevresinin dinine dahletmiş oluyor! Sanki onlar Müslüman değil başka bir dinden! Sadece Erdoğan ve çevresi Müslüman, öyle mi?
Sözlerinden bu anlam çıkıyor!

***

Erdoğan, “Almanya’da camilerimiz ve mescitlerimiz var” diye örnek verirken Türkiye’de de yeni kiliseler olsun mu demek istiyor? Almanya’da milyonlarca Türk var. Onları davet eden Almanya’dır. Elbette camilerini de kuracaklardı! Fakat onlar misyonerlik yapmıyor, kendi ibadetlerini yerine getiriyor. Almanya’da Alman çocuklarına yönelik misyonerlik yapan tek bir Türk bulabilir misiniz?
“Ağaç yaşken eğilir” diye bir atasözümüz var! Siz İslâmı doğru dürüst öğretmez ve Hıristiyan misyonerliği demek olan dinlerarası diyalogçuların peşinden gitmelerine yol açarsanız yeni nesillerin hali ne olur?
Cemaatçi gençler, daha bugünden “Hıristiyanlarla aynı Allah’a inanıyoruz” diyor haberiniz var mı? Oysa Müslümanların inandığı Allah tektir, üç değildir!

***

Tayyip Erdoğan, Türkiye’de Hıristiyan nüfusun artacağını mı öngörüyor da böyle konuşuyor? Yoksa Hıristiyan vatandaş mı ithal edecek? Doğru ya, Maliye Bakanı, yabancılara 2 milyon konut satmayı planlıyor! Bu durumda konut başına beş kişi hesabıyla 10 milyon Hıristiyan nüfusumuz olur! Bir kısmı Ermeni ve Rum olursa soykırım iddialarını da kabul eder, kardeş kardeş geçinir gideriz, öyle mi?
Doğrusu ben dinime güveniyorum. Fakat Müslüman görünümlü Hıristiyan misyonerliğinin etkili olmaya başladığını da her gün görüyorum! Dolayısıyla bu tehdidi saklamaya çalışan Erdoğan ve arkadaşlarının değişken din politikasına güvenmiyorum. Yaptıklarını İslâm ile bağdaştıramıyorum!

Yazarın Diğer Yazıları