İşin aslı: Faturaları Londra'ya yatırıyoruz!

Yüzde yüzden daha fazla zamlanan elektrik faturalarını nereye ödüyoruz? Özelleştirme ile enerji dağıtımını üstlenen şirketlere değil mi? Peki onlar ne yapıyor bu haksız kazancı?

Piyasadan Dolar çekip Londra''daki bankalara gönderiyorlar?

İşin özü; biz faturaları, enerji şirketleri üzerinden Londra bankalarına yatırmış oluyoruz!

***

Dünyanın hiçbir bankası, sıfıra yakın sermayeli, yeni kurulmuş şirketlere kredi, yani borç vermez. Yalnız, o şirketlerin kurulu olduğu devlet, garanti verirse durum değişir.

Siz Londra sermayesi olarak ABD ve AB ile birlikte, Türkiye''ye özelleştirmeyi dayatacaksınız, sonra Türkiye''den pay almak için kurulmuş yandaş şirketlere borç vereceksiniz. Onlar da aldıkları parayı, getirip devlete ödeyecek... Devleti yöneten siyasi iktidar, bu parayı seçimleri kazanmak için kullanacak. Donra da sonuçlarını bilerek ve tasarlayarak, Türk Lirası''nın değerini düşürecek, böylece şirketlerin Londra bankalarına olan borçları da Türk Lirası olarak artacak. Siyasi iktidar, şirketlerin bu borcu ödeyebilmesi için aşırı zam yaparak faturayı halka ödetecek... Borç ödenmezse dava Londra tahkim mahkemelerinde görülecek! Çünkü sözleşmelerde böyle bir madde var?

Yani Türkiye''yi soymaya karar vermişler, bunun için Türkiye''de siyasi iktidarı, bürokratları ve sıfıra yakın sermayeli şirketleri bağlamışlar, verecekleri kredi için devlet garantisi de almışlar, yine de sorun çıkarsa "Londra''daki tahkim mahkemeleri yetkilidir" maddesiyle eşeği sağlam kazığa bağlamışlar!

İyi de bu tablo tam bir suç örgütünü gösteriyor. Türkiye''yi soyup soğana çevirmek için içinde bankaların, şirketlerin, siyasilerin, bürokratların ve özelleştirme propagandası yapan medyanın suç ortağı olarak bulunduğu bir şebeke... Bu şebekeyi yargılayacak bir tahkim mahkemesi var mı? Yok. Çünkü o mahkemeleri kurduranlar zaten o kredileri veren bankaların sahipleri...

***

Başkaları da daha önce elektrik fiyatlarına neden bu kadar zam yapıldığını açıkladı ama Türkiye''de iken enerji sektörüne giren ve bir baraj inşa ettiren Cem Uzan, sorunu çok net bir şekilde izah etti:

"Dağıtım şirketleri sahiplerinin çoğu gerekli sermayeden yoksundu. Ne yaptılar? Gittiler Londra''ya aldılar krediyi verdiler devlete. Londra''daki bankaların istediği şartlarla Enerji Bakanlığı ile sözleşme yaptılar. Özelleştirilen malı aldılar. Hazine garantisi gibi bir şeydir bu.

Öz sermaye 0, borç yüzde 100. Döviz patlayınca hepsi battı. Bunlar döviz kredisini ödeyebilsinler diye vur vatandaşın sırtına.

Bu işin yüzde 30-35 kâr marjıyla baktığınız zaman, 90-95 kuruşa gelmesi kilovat maliyetinin vatandaşa. Bunu yapmıyorlar, yapmayacaklar. Orada 21 tane şirketin hepsinin bağlanmış adamları var, onların menfaatlerini koruyan bürokratlar var. Oradan avantalarını alan bürokratlar var.

5 buçuk milyar dolar senede sübvansiyon veriyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu 21 şirkete. Devlet vermiyor, vatandaş veriyor. Dükkânını kapatma pahasına, iflas etme pahasına vatandaşın cebinden alınıyor bu para."

***

Peki ama bütün bu yapılanlar, Londra sermayesine çalışmak ve devleti, halkı zarara uğratmak değil midir? Siz öz sermayesi çok düşük düzeyde olan yeni kurulmuş şirketlere, özelleştirme adı altında enerji dağıtım işini devretmişseniz, onların Londra''daki bankalardan bulduğu parayı getirip devlete vermelerini sağlamışsanız, dolaylı olarak Londra''daki bankalardan kredi almış olmuyor musunuz? Türk Lirası''nın değerini düşürünce de artan borcun ödenmesi için faturayı halka kesiyorsunuz.

Doğalgazda ise Avrupa, bin metreküp doğal gazı Rusya''dan ortalama 120 dolardan alırken Türkiye 280 dolardan alıyor. Sonra doğalgaz fiyatlarının da sübvanse edildiğini iddia ediyorsunuz. Peki metreküp başına 160 doları, yani milyarlarca doları kimler paylaşıyor?

Yazarın Diğer Yazıları