Musul’da veya Irak ve Suriye’de neler olup bittiğini anlamak için 2003 tarihli Rand Corporation raporlarını hatırlamak gerekir.
Türk kamuoyuna İbrahim Karagül’ün açıkladığı “11 Eylül’den sonra ABD’nin İslam stratejisi” başlıklı ve 2004 tarihli raporda, medeniyetler çatışmasından sonra “medeniyet içi çatışma” inceleniyor ve “İslam kendi içinde çatışacak” öngörüsünde bulunuluyordu! Bu, aslında bir öngörü değil, planlama idi.

***

Bu planlamayı unutmadan, IŞİD denilen örgütün nasıl kurulduğunu da hatırlayalım! Afganistan’dan, Çeçenistan’dan, Bosna’dan Libya’dan gelen savaşçıların, Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a geçtiğine dair dünya basınında haberler çıkıyordu. Bunların El Kaide şemsiyesi altında toplandığı, Türkiye’den de yardım gördükleri belirtiliyordu. El Kaide bir CIA-MI6 operasyonudur. Dolayısıyla bu “marka”nın altından çıkan IŞİD örgütü de CIA-MI6 yapımıdır. Taliban’ı da bu iki ülke planlamış ve Suudi Arabistan ve Pakistan’a kurdurmuşlardı.
IŞİD’i örgütleyenin de Şii lider Mukteda el-Sadr’ın “İsrail ve ABD’nin ajanı” olarak nitelendirdiği ve ABD’nin güya “ele geçiremediği” İbrahim El Duri çıktı.
IŞİD’in para kaynağı Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’tir. Bu ülkeler, Amerikan talimatlarını harfiyen yerine getirmektedir. Aralarına son zamanlarda bir ülke daha katılmıştır ki o da yazık ki Türkiye’dir!
Türkiye, Amerikan planlaması ile Suriye rejimini yıkacağız diye, bölgedeki terör gruplarına insan kaynağı sağlamış ve Tayyip Erdoğan’ın itirafı ile lojistik destek vermiştir. Suriye’ye giden TIR’ların Türkiye’de bir devlet krizine yol açmasının asıl sebebi budur.

***

Peki IŞİD ile hedeflenen nedir?
Açıkça görüldüğü gibi bir taraftan petrol kaynakları ve boru hatlarının bulunduğu topraklar işgal edilirken, bu coğrafyanın bin yıldır gerçek sahibi olan Türkmenler de kendi vatanlarından tasfiye ediliyor.
IŞİD’in Musul’a girer girmez Türk Başkonsolosluğunu basıp, görevlileri rehin almasının sebebi, Türkiye’nin bütün planları bozacak şekilde olaya müdahale etmesini önlemek içindir.
İngiliz Financial Times gazetesi “Türkler ya İŞİD ile müzakere edecek ya da rehineleri kurtarmayı deneyecek” diyor. Amerikan
Wall Street Journal gazetesinde de benzer yorumlar var.
Onlar da biliyor ki Türkiye’nin siyasi iktidarını ne kadar kontrol ederlerse etsinler, hükümet, müdahale mecburiyetinde kalabilir. Belki de AKP iktidarı, bunu bir fırsata dönüştürmek isteyebilir!

***

Dikkat ederseniz, ABD, sadece olayı kınamakla yetiniyor, Başkan Yardımcısı Biden, Tayyip Erdoğan’a Türk ve Irak hükümetleriyle yakın temasta kalmayı sürdüreceklerini söyledi!
Maliki, ABD’den yardım istiyor, ABD top çeviriyor! Bu arada Kerkük de Irak Ordusu’nun çekilmesi üzerine Kürtlerin eline geçti. Irak Petrol Bakanı Yardımcısı Mutesim Ekrem ise Batı bölgelerindeki petrol boru hatlarının çoğunun, IŞİD’in kontrolüne geçtiğini bildirdi.

***

Türkiye’nin bu olaya şu anda müdahale etmesi mümkün değildir. Çünkü IŞİD’i besleyen, palazlandıran ülkelerden birisi de Türkiye’dir. ABD Başkanı George W. Bush, “Türkiye bir cephe ülkesidir” derken, Türkiye’yi İslam dünyasına karşı bir Truva atı olarak kullanacaklarını resmen açıklamış oluyordu. İşte AKP iktidarı boyunca, İslam dünyasında yapılanların sebebi bu anlaşmadır. İçeride, Türk kimliğinin hakkından gelmeye çalışan siyasi iktidar, “Türkmenlere yardım gönderiyoruz” diye halkı uyutarak, Türkmenleri tasfiye eden bir örgütün büyümesini sağlamıştır.
Olayı Meclis’ten saklamak istemelerinin sebebi budur!
Oysa TBMM, kurulur kurulmaz, savaş yöneten bir Meclis’tir. Bu krizin hakkından da gelebilir.