İşgalcilere davetiye çıkarmayı hâlâ savunanlar var!
18 Şubat 2003... İskenderun limanındayız. ABD, TBMM kararını beklemeden, 45 bin grostonluk bir sivil gemiyle, İskenderun limanına 552 adet paletli ve tekerlekli araç indirdi. İndirme sırasında limanın iç güvenliğini Amerikan komandoları sağladı! Gemiden indirilen sandıklar, sivil TIR’larla Osmaniye karayoluna çıkarıldı.
Mersin’deki limanlara da Amerikan askerleri çıkarıldı. Bitlis’in Güroymak İlçesi’nde Amerikan askerleri görüldü! 28 kişilik bir ABD heyeti, İstanbul Kurtköy‘deki Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı‘na geldi. Gelenlerin 8’i Çorlu’ya, 10‘u da Afyon’a karayoluyla gitti. İncirlik Üssü’nde de gerekli düzenlemeler yapılmaya başlandı. Erken saatlerde kalkan iki Awacs uçağının ardından çok sayıda savaş uçağı ve tanker uçağı havalandı.
* * *
ABD, uçak yakıtını Türkiye’den almak zorundaydı. Bölgeye uçak yakıtı taşımak ve depolamak mümkün değildi. Zaten uçak yakıtı kolay taşınamıyor, Batman’dan boruyla naklediliyordu. Batman çıkışlı ürünü kullanabilmesi için de NATO kararı şarttı. ABD, bu sebeple NATO’dan Türkiye’yi koruma kararı çıkarmak istedi. Nitekim Amerikalı 200 lojistikçi Batman Havaalanı’na yerleşti, kiliselerini bile kurdu. Güneydoğu Anadolu’da 9 Amerikan üssü kurulması için arazi kiralamalar başladı.
ABD Büyükelçilik yetkilileri, tezkereye olumlu oy vermeleri için, AKP milletvekilleri üzerinde adam adama markaj uyguladı.
Markaj operasyonunu, emekli general Çevik Bir ve TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan ile koordineli olarak ABD Büyükelçisi Robert Pearson yönetti. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde yapılan gizli toplantıdan sonra verilen resepsiyonda ABD Kongre üyeleri de bulundu. ABD Büyükelçisi Pearson, işi şansa bırakmamak için medya üzerinde de bir çalışma başlattı. Zaman kısa olduğu için, medya yoluyla “Türkiye’nin başka şansı yok” mesajı işlenerek, milletvekillerinin olumlu oy vermesi sağlanmaya çalışıldı.
Tezkereye hayır diyelim diyen eski milletvekili Hüsamettin Başar’a “Her zaman hayırda hayır yoktur” diyen Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 2003 yılında 73 milyar dolar borç ödemesi bulunduğunu hatırlattı!
Ve ABD, Trabzon ve Samsun limanlarını da istedi. Anlaşılıyordu ki, ABD, sadece Irak’a değil, Gürcistan’a, Ermenistan’a, Azerbaycan’a, İran’a ve Orta Asya’ya dönük bir büyük savaşın hazırlığı içindeydi.
Ve tezkere, evet oylarının fazla çıkmasına rağmen yeterli sayı bulunamadığı için reddedildi.
O sırada, işgal başlamadan, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine tek başına girmesini isteyen Mehmet Ağar idi.
* * *
ABD’nin Afganistan operasyonu sonrasında The İndependent gazetesinde çıkan bir karikatür, bugünkü ve daha sonraki olayları açıklıyordu.
Karikatürde, delik deşik edilen Usame Bin Ladin’in arkasından Irak geliyordu. Arkasında Hizbullah, onun arkasında İran ve onun da arkasında fesli biri vardı. Fesli kişinin Türkiye’yi temsil ettiği açıktı. Ancak, bu karikatür ve arkasında yatan gerçekler, Türk kamuoyuna, sadece Yeniçağ tarafından duyuruldu.
ABD’nin planı, Türkiye’yi üs olarak kullanarak Irak’ı, Hizbullah’ı halletmek, Azerbaycan’da yönetimi değiştirip, İran’ın parçalanması planını uygulamaktı. Bütün bunları yaptıktan sonra da Türkiye’de milliyetçileri kontrol ederek, daha önce Türkiye’yi işgal tatbikatı yapmış olan ve zaten Türkiye’de konuşlanmış durumda bulunan ordusu ile Türkiye’yi tamamen teslim alacaktı.
Dolayısıyla bugün hala 1 Mart tezkeresini savunmak, çok büyük bir gaflettir.