İşgal kuvvetlerinin sömürge valisi Hikmet Çetin ve Atatürk’ün partisi
Seçim sonuçları belli olduğu andan itibaren CHP’de muhalif denilen gruplardan Mustafa Sarıgül ekibi hemen harekete geçti. CHP Genel Merkezi önünde, Baykal’ın istifasını istediler ve “onursuzlar” diye bağırdılar!
Ertesi gün de Şişli’de gösteriler yapıldı! Derken, CHP’nin ahı gitmiş vahı kalmış ne kadar eski tüfeği varsa, Sarıgül ile toplantı üzerine toplantı yaptı ve bunlardan Hikmet Çetin de Baykal’ı istifaya davet etti!
Baykal’ın seçim stratejisinde hata yaptığını, genel söylemlerinin AKP propagandası anlamına geldiğini biz seçimden önce yazdık. Seçim sonrası, Zülfü Livaneli, Beylerbeyi’nde 2003 yılında yapılan Baykal-Erdoğan görüşmesini açıkladı ve bu görüşmeden sonra Erdoğan’a başbakanlık yolunun açıldığını söyledi. Habertürk’e konuşan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk de Erdoğan’ın, başbakanlık yolunda önündeki engeli kaldırması karşılığında Baykal’a Cumhurbaşkanlığı sözü verdiğini iddia etti. Baykal’ın, Erdoğan’ın Siirt seçimine girmesini sağladığını, başlangıçta AKP’ye muhalefet etmediğini, Anayasa değişikliklerinde AKP ile ortak hareket ettiğini, Erdoğan’ın sözünde durmayacağı anlaşılınca sert muhalefet başlattığını belirtti. Ayrıca Erdoğan’ın, “Yaşar Nuri Öztürk’ü pasifize et” şartını da öne sürdüğünü, bunun Amerikan talebi olduğunu çünkü “Ilımlı İslâm” projesi karşısında fikri direnişi sağlayabilecek kişinin kendisi olduğunu söyledi.
* * *
Yaşar Nuri Öztürk gibi önemli bir İslâm bilgininin CHP’de niçin tutulamadığını Baykal’a soran gazeteci benim! Baykal’a bu konuda sorduğum soru ve aldığım cevaplar şöyleydi:
BULUT: Yaşar Nuri Öztürk ve İslâmi açılım konusunda bir sorun yaşandı, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Zira Yaşar Nuri Öztürk, İslâm düşüncesinin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden biri ve İslâm medeniyeti ve hatta bütün insanlık açısından hayati değerde tespitleri var.
BAYKAL: Kişiler üzerinde konuşmak değil de şunu söyleyeyim: Sayın Öztürk’ün değerli bir İslâm bilim adamı olduğuna inanıyorum. Onun tezlerinin gerçekten önem taşıdığına, İslâmiyeti hurafeden, istismardan kurtarmak ve İslâm’ın gerçek değerine, Kur’an’a yansıyan değerine sahip çıkmak yolundaki anlayışını çok önemli ve çok değerli buluyorum. Gelecekte de bunun büyük önemi olacaktır. Bu konuda hiçbir tereddüde yer yok. Zaten, böyle düşündüğümüz için o işbirliğine girmiştik ama siyasetin kuralları içinde bambaşka gelişmeler ortaya çıktı. Bir siyaset adamı olarak değil, bir bilim adamı olarak, İslâm düşüncesini doğru anlayan ve yansıtan önemli yaklaşımları var.
BULUT: Ama sizin kişisel imajınız üzerinde de sarsıcı değerlendirmeleri var. Sözüne bu kadar değer veriliyorsa şayet..
BAYKAL: Ben bir bilim adamı olarak değer taşıdığı kanısındayım ama siyasi konularda polemiğe girmeye gerek yok.
* * *
Baykal, Beylerbeyi görüşmesinde Erdoğan ile anlaştığını reddediyor ama bu iddialar kendisine duyulan güveni sarsacak derecede önemlidir. Yalanlama ile geçiştirilecek iddialar değil bunlar!
Buna rağmen, Baykal’ın istifasını isteyenlere de bir çift sözüm var! Baykal istifa etsin de yerine, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün önerisiyle NATO’nun Afganistan’daki siyasi temsilciliği görevine, yani işgal kuvvetlerinin sömürge valiliğine tayin edilen Hikmet Çetin mi gelsin?
Dönemin NATO Genel Sekreteri Lord George Robertson, dünyayı yönetmeye soyunmuş CFR’nin önemli bir üyesidir. Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün önerisi ile Hikmet Çetin’in Afganistan’a siyasi temsilci olarak gönderilmesi kararını veren kişidir. Çetin’in görevi, ABD’nin Irak’taki sivil yöneticisi Paul Bremer ile aynı niteliktedir!
Amerikan işgal kuvvetlerinin temsilciliğini yapan Hikmet Çetin, hangi yüzle Atatürk’ün partisinden bahsediyor! Atatürk’ün partisi, emperyalizmle savaş içinde kurulan ve milli bir devlet kuran partidir! Emperyalistlerin memurunun Atatürk’ün partisinde ne işi var?