İngiliz tüccarın Osmanlı İstanbulu’ndaki yılları

payitahtta-bir-ingiliz-tuccar-kapak-1692373440.png

Birçok hanedan için politik ve ekonomik çalkantılarla geçmiş 17. yüzyılın ikinci yarısında, zengin olma hayali taşıyan bir tüccar olan Dudley North, Osmanlı topraklarına adımını atar. On dokuz yıl süren serüveni neticesinde ki bu sürenin önemli bir kısmı İstanbul’da, Pera’da geçmiştir- 17. yüzyıl için önemli sayılabilecek bir servet biriktirir ve anavatanı Londra’ya döner. Daha sonra “Sir” unvanı alacak olan Dudley North burada da boş durmaz, ticari faaliyetlerine ek olarak siyasi arenada da boy gösterir ve iktisadi meselelere dair görüşlerini yazmaya başlar. İktisadi düşünceler tarihi bağlamında “Bırakınız, yapsınlar.” ifadesini belli belirsiz mırıldanmaya başlayan iktisatçılardan ilkidir, Sir Dudley. Bu yüzden onunla ilgili araştırmalar yapan İngiliz iktisat tarihçileri, onu daha çok İngiliz iktisadi düşüncesi bağlamında anlamaya çalışmış, bu teorik tartışmaların dışına çıkmaya çalışanlarsa onu ya 17. yüzyılda faaliyet göstermiş bir işletmeyi ya da Levant ticaretini anlamak için kullanmışlardır. Fakat esasında o, klasik iktisadın erken kurucularından biri olarak literatürde karşımıza çıkmaktadır.

Sir Dudley North’un hayatı ve eserleri, 17. yüzyıl Osmanlı’sını okumak için de pek kıymetli birer kaynaktır. Levant’a tüccar kimliğiyle adım attığı için gözlemleri, notları ve çözüm tavsiyeleri çağdaşı seyyahlardan oldukça farklılık arz eder. Yalnız bu tarafıyla yani Osmanlı siyasi, iktisadi ve sosyal dokusuna dair pek çok önemli gözlemleri sebebiyle bile incelenmeyi hak eder. Fakat bunun da ötesinde Sir Dudley North; birbirlerinden pek çok cihetle ayrılan iki milletin içinde yaşamış, iki farklı iktisadi düşüncenin tezatlıklarını veya benzerliklerini sayesinde gözlemleyebildiğimiz nadide bir örnektir.

On dokuz yıl yaşadığı Doğu’da Garplı, hayata gözlerini yumduğu Batı’da Şarklı olarak görülen bu İngiliz tüccarın şahitliği, umarız ki iktisat tarihi literatürüne naçiz bir katkı sunar.

Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50

***

0002103853001-1.jpg

Atatürk’ün Konya tutkusu

Resmi kayıtlara göre Atatürk’ün 1920’den itibaren Konya’ya tam 13 kez gelerek toplam 33 gün kaldığı bilgisinden yola çıkan araştırmacı yazar Yaşar Aladağ, “Ata'nın Konyası” adlı kitabıyla bu ziyaretlerin

Ayrıntı ve gerekçelerinin peşine düşüyor. Bu durumun her ilimize nasip olmadığına dikkat çeken Aladağ, çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

Cumhuriyet döneminin ilk Konya milletvekillerinden Naim Hazım Onat, dil çalışmaları esnasında Atatürk’ün kendisine, “Konya benim dedelerimin öz vatanıdır. Onlar, Rumeli’ye Anadolu’dan göçmüşlerdir. Bunun Konya olduğu söylenir’’ dediğini anılarında belirtir. Atatürk’ün bu güzel sözleri, Konya’ya ve Konyalılara karşı içten bir yakınlık, bir sevgi, bir iltifat olarak sayılmakla birlikte, bunun gerçeklik payı taşıdığı da araştırmacıların çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır…

Konya’yı “Ata’nın Konya’sı” yapan bu derin sevginin kökenlerine inilen bu eserde, aşağıdaki soruların ve günümüze değin süregelen tartışmaların da tanıklara ve belgelere dayalı yanıtlarını bulacaksınız;

Anadolu’daki ilk Atatürk Anıtı’nın gerçek hikayesi nedir? Bu konuda doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

Milli Mücadele esnasında Bozkır ve Konya‘nın adlarıyla anılan isyanlarda, yöre halkının rolü ne olmuştur? İsyanların katılımcıları mı yoksa mağdurları mıdırlar?

Bu isyanların öncesi ve sonrası, günümüz mülki amirler için ne gibi dersler içermektedir?

Atatürk’ün Konya ziyaretlerinde verdiği mesajlar, günümüze yönelik hangi sonuçları ortaya koymaktadır?

Sizleri Konya ve çevresine ilişkin birçok bilinmeyene, belge ve kaynaklarıyla ulaştıracak, kahramanlar kadar hainleri de gözler önüne serecek, bir bilgi şölenine hoş geldiniz!..

Galeati Yayıncılık Tel: (0539) 669 60 69

***

0002102328001-1.jpg

Fantastik türün ilk örneği

Karakarga Yayınları, “Kayıp Kitaplar Kütüphanesi” dizisinde bu kez Türk edebiyatında fantastiğin izlerini sürüyor. Türk Edebiyatı’nın ilk fantastik novellası “Perziz”i Merve Köken’in çevirisiyle okurlarıyla buluşturuyor. Celal Nuri İleri’nin 1916’da kaleme aldığı “Perviz”, modernleşme sürecindeki edebiyatımızda o zamana kadar kullanılmamış olan temaların ilk kez kullanılmasıyla dikkat çekiyor.

İktidar mefhumunu fantastik eksenle ele alan “Perviz”de edebiyatımızın önemli bir boşluğu doluyor. Osmanlı Devleti’nin son evresinde yazılmış olan bu eser, modern Türk edebiyatının kronolojisini yeniden yapılandıracak cinste bir niteliğe sahip.

Karakarga Yayınları Tel:(0212) 252 22 42

Yazarın Diğer Yazıları