İktidarın kendine seçtiği rakip
Bahçeli''de bir Kılıçdaroğlu ilgisidir gidiyor. "Operasyon çekildi" diyor. "Korkma, aday ol" diye haykırıyor. Aynı durum Saray çevresinde de var. Sanki Saray çevresi, özellikle Mehmet Uçum, "Kılıçdaroğlu''na engel olmak istiyorlardı. Biz İmamoğlu''na set çekerek Kılıçdaroğlu''nun önünü açtık" der gibi.
Cumhur İttifakı''nda Kılıçdaroğlu ilgisi oldukça yüksek.
Hayırdır inşallah?
Kılıçdaroğlu olursa biz kazanırız sanıyor olmalılar. Yoksa kim kendi rakibinin seçiciliğine bu kadar hevesli olur?
Madalyonun öbür yüzünde de daha ilginç çıkışlar gözleniyor. Saray çevresi ve özellikle de Bahçeli, 6''lı Masa''yı dış güçlerle ilişkilendiriliyor.
Hâliyle insan sormadan edemiyor: Madem dış güçler yönetiyor, sizdeki bu telaş ne? Dış güçlerin adayları arasında özel tercihleriniz mi var?
İyi dış güç, kötü dış güç mü arıyorsunuz? Yoksa seçmen davranışlarını etkileyelim de nasıl olursa olsun mu diyorsunuz?
Özellikle Bahçeli''nin sözünü ettiği o dış güç bağlantılarını belgeleriyle ortaya koyması gerekmez mi? Bir vatansevere yakışan budur. Öyle değil mi?
Sadece iddiada bulunmak yetmez. Kaldı ki, AKP''nin kuruluşunda ABD ile olan ilişkileri sağır sultan hem duydu ve hem de biliyor. Onu da bırakın bu millet, bizzat Erdoğan''ın ağzından, "Biz şimdi Büyük Ortadoğu Projesi''nin eş başkanıyız" sözlerini işitti. Vazgeçti mi, bilmiyoruz.
Aynı şekilde Rahip Brunson meselesinde bizzat Trump''un devletimizi yönetenleri, "Mal varlığı" ile tehdit ettiğini, sonrasında amacına ulaştığını hatırımızdan çıkarmadık.
Eğer meseleyi dış güçlerle ilişkiye bağlarsak, güney sınırlarımızdaki mayınların temizlenmesi ve sonrasında Suriye''den akın akın göçlerin sınırdan içeri girmesine kadar götürebiliriz. Dış güçler lafı çok önemlidir, rastgele söylenemez.
Ya ne olacak?
Somutlaştırılacak.
Somutlaştırmadan ortaya karışık laf söylüyorsanız yahut ABD''de hamburger yemeyle ilişkilendirerek açıklıyorsanız boş konuşuyorsunuz demektir. Hamburger dış güç bağlantısının delili değildir.
Hacer Foggo da yetmez.
Daha açık ve somut bir delil sunmanız gerekir.
Bu devletin istihbaratı vardır herhalde. Bu durumda bilgi toplayan, dinleyen, işiten kulakları da vardır. Siber kanalları da vardır.
Öyle ise?
Bir an evvel gerçeği ortaya koyalım. Lakin ortaya koydukları şey, iktidar ve ortaklarını haklı çıkarsa da, onları aklamamızı gerektirmez. Arınmaları için verecekleri daha çok hesap var.
Önce kuruluştaki ve başlangıçtaki Türkiye Cumhuriyeti devlet felsefesini ve kuruluş düzenini neden değiştirdiklerini, devletin ruhundan ve adından neden rahatsız olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti ibaresini hangi sebeple ve ne amaçla kaldırdıklarını ikna edici biçimde açıklamaları gerekir.
Gerisi de var.
Devletin bizzat kurumlarına çektikleri operasyonları sormadık bile.
Bu seçim, Türklük için, Türkiye için ve milletimiz için son dönemeç. Dolayısı ile asıl operasyon İmamoğlu''na değil, bizzat Türkiye''ye yapılıyor. Yeniden kazandıklarında ağızlarında geveledikleri her şeyi yapacaklar. Türkiye tarikatlar, cemaatler, hurafeler Türkiye''si olacak. İçe kapanacak ve belki adı değiştirilip Anadolu İslam Cumhuriyeti haline getirilecek.
Kim bilir, belki CIA ajanı Graham Fuller''in uzun uzun anlattığı Ilımlı İslam devleti kurulacak. Atatürk''süz ve haliyle Türk''süz olacak.
İşte bu sebepledir ki bu seçim kader seçimidir.
İkilemdeyiz.
İmamoğlu-Kılıçdaroğlu ve Büyük Türkiye arasında bir yerdeyiz. Bir de "Kazanacak aday."
Kim acaba? Yoksa iktidarın kendine seçtiği rakip mi?