İktidar samimiyse...

TSK Kuzey Irak’taki PKK kamplarını ateş altında tutuyor... Doğrusu da bu...

Kamuoyunun bir kısmında tereddüt var... O da bu operasyonların iç siyasete yönelik olduğu yönünde... Buna tamamen hak vermek elbette mümkün değil... Fakat bu şüpheye kapı aralayan gerçeği de görmezlikten gelemeyiz...

Siyasî iktidarın bu konuda baştan beri sergilediği ikircikli tavırlar ve halktan gizleyip sonra da ortaya çıkmasına engel olamadığı gelişmeler, şüpheyi destekliyor maalesef... Dolayısıyla iktidar samimiyet testine aynı zamanda...

Bilindiği üzere PKK Kuzey Irak’taki varlığından ibaret değil... Adıyaman’da bir şehit verip, o şehidin adıyla Kuzey Irak’a hava operasyonu yapmak, buna karşılık ‘Türkiye’deki odaklar’a karşı aynı kararlılıkla davranmamak veya eksik kalmak başlı başına problem...

Devlet bütün KCK’lıları isim isim biliyor... O teröristlerin başta 6-7 Ekim olayları olmak üzere organize ettiği bütün olayları da... Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişleri bu kalkışmaya ilişkin raporlarını Efkan Ala’ya vermişler, Ala da bu rapora çok bozulmuştu... Olaylar sırasında ‘paralel polisler’in ne yaptığından başka hiçbir önceliği yoktu çünkü...

İktidar samimiyse eğer, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin döneminde, evvelce Beşir Atalay’ın özenle ıska geçtiği KCK operasyonlarını tekrar başlatır, adres adres bildikleri KCK’ya hukukun gereğini yapar...

İktidar samimiyse eğer, şehirlerde kör itlerin bile bildiği PKK’nın mahkemelerini, Diyarbakır’dan Kağızman’a, Şırnak’tan Yüksekova kırsalına kadar mevki mevki bildikleri ‘paralel yargı’yı ortadan kaldıracak hamleleri gecikmeden yapar...

İktidar samimiyse eğer, PKK kamplarına yemek taşıyan, ihaleleri PKK’nın işaret ettiği müteahhitlere veren, belediye kaynaklarını terörizmi beslemekte kullanan belediyelerle ilgili derhal harekete geçer...

İktidar samimiyse eğer, pek iyi becerdiği medya operasyonlarıyla, IŞİD’i perde yaparak hâlâ PKK ve çözüm süreci lehine yayınlar gerçekleştiren televizyon ve gazetelerle ilgili gereğini yapar... Suçu ve suçluyu öven karşı devletin devletliğini hatırlatır...

İktidar samimiyse eğer, bölgede terörle mücadele kararlılığından emin olamayacağımız, sicilleri son derece şüpheli, varlıklarını neredeyse çözüm sürecine adamış ne kadar bürokrat varsa, başta valiler olmak üzere hepsini görevden alır...

İktidar samimiyse eğer, bugüne kadar izledikleri politikalarla ülkeyi çıkmaza sokan ve Türkiye Cumhuriyeti’yle hesaplaşma arzusunu amentü yapmış olanlarla kendi içinde hesaplaşma başlatır...

* * *

Devlet olarak en büyük problemlerimizden birisi, ülkenin istihbarat ve güvenlik önceliğinin değişmiş olması... En önemli kaynaklarımız, ‘bir kişinin ve ailesinin istikbal problemini’’devletin güvenliği’ne tercih eder duruma getirilmiştir...

İstihbaratımızın ve emniyetimizin kaynakları, o kişinin geleceğini korumayla ilgili öylesine abartılı kurgulanmış ki, devletin güvenliğine ayrılması ve kurgulanması gereken teknik imkân ve mesailer âdeta israf edilmiştir...

‘Bir kişinin kendine özel korku ve vehimleri’ülkenin savunma stratejisinin en temel maddesi hâline getirilmiştir... Bu paranoya zamanla öyle hâller sergilemiştir ki, başka tehditler ‘PKK’dan bile tehlikeli’ olarak sunulmuş, o tehlikenin ‘şahsî’ boyutu, ülkenin genel sıkıntısı karşısında öncelikli bir konuma yükseltilmiştir...

Şimdi siyasî iktidara düşen, bu operasyonları ‘iç siyasete yönelik’ töhmetinden kurtarmak için PKK’ya karşı topyekûn gereğini yapmaktır... Yoksa ‘kontrollü yoklamalar’ şeklinde geçecek süreç yeni zaman kayıplarından başka bir şey doğurmayabilecektir...

Yazarın Diğer Yazıları