İKİNCİ "YAZICIOĞLU" VAKASI..
Tıpkı 10 yıl önceki Marmara Depremi’nin ilk günleri gibi.
Büyük deprem olmuş, Ankara şokta, hükümet deprem bölgesine ulaşamıyor ve ne olup bittiğini öğrenemiyoruz!..
17 Ağustos’ta (1999) yaşanan ve 40 bin civarında insanımızın enkaz altında kaldığı büyük depremden bu yana geçen on yılda demek ki bir şey değişmemiş.
Ülkemizin bir siyasi partisinin genel başkanının helikopteri düşüyor ve 24 saatte, bırakın kurtarmayı, yeri bile tespit edilemiyor!..
RECEP YAZICIOĞLU’NDAN SONRA..
BBP (Büyük Birlik Partisi) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, yerel seçimler için gittiği Kahramanmaraş’tan Yozgat’a geçerken, Göksun ilçesi yakınlarında helikopteri düşüyor.
Bu ikinci “Yazıcıoğlu” vakasıdır.
Hatırlayacağınız gibi, 6 yıl önce, 2 Eylül 2003’te bir başka Yazıcıoğlu, Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu Ankara’ya gelirken makam otomobili ilginç bir kaza yapmış ve Yazıcıoğlu vefat etmişti...
Yazıcıoğlu’ların kaderi deyip geçebilir miyiz?..
BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu’nun düşen küçük helikopterindeki gazeteci (İHA muhabiri İsmail Güneş) 112 Acil Servis’i arıyor. Bacağı kırık olduğu halde konuşuyor. Televizyonda yayımlanan konuşma kayıtlarını dinlerken, olayın şokuyla kısmî hafıza kaybı olduğunu görüyoruz. 112’deki görevli hanım soruyor. Muhabir İsmail Güneş, gittikleri yönü hatırlayamıyor.. Bu çok doğal. Aslında bu kadar konuşması, telefonla araması, vs. büyük başarı.
Ama, bu yazının yazıldığı saatlerde kendilerine ulaşılamamış ve aradan neredeyse 24 saat geçmişti.
Çok yazık.
Bu olaya tanık olunca, 29 Mart yerel seçim mitinglerinde konuşan parti genel başkanlarının niçin içeriksiz konuştuğunu anlıyoruz. Biri bir şey söylüyor, diğeri ona yanıt veriyor. Bakıyorsunuz, eften püften şeylerle halk oyalanıyor.
BU MU ÇAĞ ATLAMIŞ TÜRKİYE?
İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. Koskoca Türkiye’de ne kadar zayıf olduğumuzu görüyoruz. Bu mu çağ atlamış Türkiye?..
Bu mu Türkiye’nin arama kurtarma becerisi?..
Bu mu bu kadar trilyonlar harcayan bakanlıkların (Ulaştırma, Sağlık, İçişleri, vd.) refleksi, yeteneği?..
Bu mu Türkiye’nin teknik altyapısı?..
Yok efendim, sis varmış, görüş mesafesi azalmış, küçücük helikopterde sinyal veren cihaz yokmuş, yok 2 bin kişi kurtarma çalışmasına katılıyormuş, vs., vs.
Bahane üstüne bahane...
Kimsenin kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Hükümet de, asker de, köylüler de canla başla çalışıyordur.
Ama durum ortada.
Türkiye hep “ameliyat başarılı, hasta öldü!” durumu yaşıyor.
Bu durumumuzla iyi ki bir savaşa girmemişiz!..
İyi ki!..
Türkiye’de bir siyasi parti genel başkanının yeri bulunamıyor.
Umarım, bu yazının yayımlandığı saatlerde Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına sağ salim ulaşılmış olur.
Ama bu bile, Türkiye’nin zafiyetini affettirmez.
BBP: “HEPSİ YALAN!..”
Dün (26.03.2009, Perşembe) 13.30 sıralarında BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır’ı cep telefonundan aradım. Helikopterin düştüğü bölgede arama-kurtarma çalışması yaparken buldum kendisini. Ve çok ilginçtir ki, cep telefonundan sesi çok net geliyordu. Bunu kendisine hatırlattım ve genel başkanları ile arkadaşlarının cep telefonlarına nasıl ulaşılamadığını, kapalıyken bile sinyal veren cep telefonlarından nasıl sinyal alınamadığını, yer tespitinin yapılamadığını konuştuk.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, çok ilginç şeyler söyledi. Olayın şoku, üzüntü ve kızgınlıkla söylediğine inanabiliriz ama sesi sakindi.
Dedi ki, “Arazide kimse yok!.. Aramalara 2 bin kişinin katıldığı sözlerinin hiç alakası yok. Hepsi yalan. Buralarda yeterli arama falan yapılmıyor. İlçe merkezine başbakan gelecekmiş diye, tüm seferberlik orada yapılıyor. Eğer bir yabancı ülkenin büyükelçisinin buralarda bir helikopteri düşseydi, hemen bulunmaz mıydı?”
Remzi Çayır’dan önce, BBP Basın Danışmanı Başak Karsak ile görüştüm. O da, ilginç sözler söyledi: “Kahramanmaraş Belediye Başkan Adayımız Bekir Kılıç ile görüşürken, helikopterin düştüğü yerlerde PKK köyleri var, dedi. Bu yüzden de endişeliyiz..”
Olayın şoku ile yapılan açıklamalar yanlış olabilir, eksik olabilir.
Ama bunların hiçbiri Türkiye’nin zafiyetini yok etmiyor.
Aradan 24 saat geçmişti ve helikopterin enkazı bulunamamıştı. Bırakın parti genel başkanı ve arkadaşlarına ulaşmayı, yeri bile belirlenememişti.
İşte böyle bir ortamda iki gün sonra yerel yöneticilerimizi seçeceğiz!..
Neyi seçersek seçelim.
Türkiye bu.
Hayırlı olsun!..