"İki ayyaş"tan "Aziz Atatürk"e…
29 Ekim Cumhuriyet bayramı, ilk defa iktidar partisinin birkaç merkez dışında herhangi bir engellemesi olmadan hatta onların da desteğiyle ve büyük coşku içinde kutlandı. Öyle ki Tayyip Erdoğan, "Türk Milleti" dedi, "Aziz Atatürk" dedi!
Trabzonspor-Galatasaray maçını Hasan Kurt ve Murat Taşkın ile birlikte tribünde izledim. Trabzon seyircisi, yayından verilen İzmir marşını hep birlikte söyledi. Atatürk'ün Kuvayı Milliye şapkalı büyük bir portresi de seyircilerin orta yerine yerleştirilmişti. Maçtan sonra da mehter marşı çalındı. Diğer stadyumlarda da benzer uygulamalar vardı.
***
İyi de "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen adamı, Saray'da ağırlayan veya Atatürk ve İnönü'yü "İki sarhoş" diye anan zihniyet şimdi gerçeği mi gördü?
Odatv, "AKP'lilerin 'Atatürk' vurgusunun sebebi belli oldu" başlıklı yorum haberinde şu bilgileri verdi:
"Sabah yazarı Mahmut Övür, 'Atatürk ve toplumsal uzlaşma' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Söz konusu yazıda; Erdoğan'ın 'Yüzde 50 artı 1'i almak için artık toplumun yüzde yüzünü kucaklamalıyız' mesajını hatırlatan Sabah yazarı, 'Atatürk' vurgusunun bunun yansıması olduğunu dile getirdi."
***
Bunun dışında Star'da Ardan Zentürk de "Kurtulun artık şu Atatürk kompleksinden" başlıklı yazısında "Önce, kavramlar üzerinde anlaşalım: 'Kemalist vesayet sistemi' diye bi'şey yoktur. Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesiyle hızla yapılanan 'NATO'cu/küresel vesayet sistemi' vardır, bunun da Mustafa Kemal Atatürk'le hiç bir bağı yoktur. Mustafa Kemal, arkasında topraklarında bir tek yabancı askerin bulunmadığı ülke bıraktı bize, İncirlik Üssü 1951'de kuruldu!.. Aynı üssün 15 Temmuz'da ne görev üstlendiğini hepimiz yaşadık...
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda İngiliz'in parmak izi yoktur ama, Suudi Arabistan'ı kuran İngilizdir... Düşün Mustafa Kemal'in yakasından..." diye yazdı.
***
Atatürk'e ve cumhuriyete saygı, siyasi bir hesabın sonucu olsa bile halkı coşturmaya yetti. Muhalefet, bu tür operasyonlara ne karşılık verecek? Mesele bu!
Bir de samimi duygular var…
Yaşayan önemli şairlerimizden Yahya Akengin, "Beş Hikâye Bir Destan" adıyla yayına hazırlanan kitabının destan bölümünde, Altaylar'ın eteklerinden Ankara kalesine kadar Türk Milleti'nin tarihi serüvenini yazdı. "Destan" bu sütuna sığmayacağı için sadece bir bölümünden dizeler veriyorum:
Rehinli rütbeleri gözden çıkaran komutanlar,
Millet onurunu omuzlarına koyanlar
Cepheden cepheye yorgun düşen arslanlar
Buradayız dediler yılgın halka birer birer,
Kalk dedi herkes birbirine kalk…
Gönüllere sultan olur eli silah tutanlar
Sarı Paşamız Kara Paşamız der halk,
Setler çekilir esaretine İstanbul'un
*
Boyun büker kağnı süren kadınlara yollar
Açar gözlerini trahomlu Ankara Kalesi,
Ve görür, düşman varsa dağların ardında,
Uyanış, diriliş vardır anayurdun bağrında
*
Dile kolay, bin yıllık vatandır bu,
Bin yıldır bu beşikte sallananlar,
Bu koca milleti doğurdu,
Aynı özün hamuruyla yoğurdu
Yetmiş iki millete bir nazarla bakanlar,
İşte bu diyarda Türk oluyordu
*
Dünyanın ve kafaların kargaşasında,
İşgalcilerle işbirlikçiler cirit atıyorken
Yarışlar yapılırken yurt paylaşmasında,
Kuvayı Milliye ruhu bütün siperlerden
Dur diyordu, yedi düvele birden
*
Kazanan sen oldun ey yorgun millet,
Şaşkın ve şaşı bakışları üzerindeydi hâlâ,
Seni Asya siteplerine sürmek isteyenlerin
Bitmezdi ağyarin oyunları elbet
*
Çaresiz, itiraflara durdular,
Bilemezdik dediler, bu defa Tanrı'nın,
Asrın büyük aklını Türklere göndereceğini…
Nasıl kazandın zaferleri diye sordular,
Şahadet parmağıyla gösterdi milletini