İçinde ‘devlet’in arandığı başkent!

Ankara’da otopark mafyası tarafından henüz 20’li yaşlardaki bir esnafın öldürülmesi olayına girmeden önce şu tespitleri yapalım:

30 Mart mahallî seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Mansur Yavaş kazansaydı, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, bir yandan Türkiye geneli oyların 6.5 puan düşmüş olması, bir yandan da Başkent’in kaybedilmiş olması dolayısıyla muhtemelen balkon konuşması yapamayacaktı Yapsa da komik kaçacaktı Diğer yandan gayriresmi taban ittifakı ile bir modelin başarısı ispatlanırken, Cumhurbaşkanlığı seçimi için de farklı bir motivasyon oluşacaktı Erdoğan yüzde 52’yi asla göremeyecekti

Anketlerde Ankara’nın gittiğini gören Erdoğan çok asıldı buraya Çünkü Ankara düştü düşüyordu, dolayısıyla seçimin selâmeti Melih Gökçek’e bırakılmamalıydı Akşamları mahalle aralarında bile mitingler düzenlendi, vaatler yağdırıldı Seçimi takip eden sabaha kadar devletin ilgili bütün kurumları devreye sokuldu

Bütün bunlara rağmen Ankara’nın sabaha karşı nasıl alındığını memlekette bilmeyen yok Ankara çok çok önemliydi ve alınmalıydı, onun için ne gerekiyorsa yapılmalıydı Nitekim yapıldı da

Partisi içinde kendisini sevmeyenlerin olduğunu bizzat kendisi itiraf eden Gökçek o makama bir daha kuruldu Farklı bir gücü vardı Gökçek’in ve sevmeyenler dahi ona katlanmak zorundaydı Ankara’nın ’imar bereketi’ hem kardeşlikler, hem de düşmanlıklar oluşturacak kadar kıymetliydi çünkü

Arınç açtı ağzını da ne oldu? ’Parsel parsel’ boğazına düğümlendi söyledikleri 8 Haziran’da hatırlattıklarında gak guk etti Zaten adliye de takipsizlik kararını yapıştırdı ve Melih Gökçek bir kere daha aklandı!.. Bu tip durumlarda Gökçek ortaokul çocuklarına bile iftira ve hakaret dâvâsı açarken “Hesabı mahkemede vereceksin” dediği Bülent Arınç’a neden dâvâ açmamış olabilirdi? Açmazdı, çünkü yazılı olmayan ’tüzüklerin kardeşliği’ devreye girmişti!..

* * *

Bir şehir olur, bir de içinde otoparklar değil mi? Ankara’da ise otoparklar var, bir de otoparkların etrafına dizilmiş şehir!.. Ana caddelerden küçük caddelere, oralardan sokaklara, evlerin ve dükkânların önüne yayılmış bir işgal gücü âdeta

Pis dedikoduları haklı çıkaran, kayıtdışı bir ticaret ve bu ticaretten beslenenler söz konusu... İşler belediyeden resmen alındığı için de kendisini devlet zanneden ve o ’erk’i acımasızca kullanan sözüm ona otoparkçı müteşebbisler!..

Olayların bir ’kent terörü’ne doğru geliştiğini herkes görüyordu Esnaf bu tehlikeyi defalarca ilgili makamlara taşıdı Kimsenin umurunda olmadı, işgal sokak sokak yayıldı İşin içinde büyük rant vardı Ve sonunda Rüzgârlı Sokak’ta cinayete dönüştü

Dünyanın hiç bir yerinde bu otopark düzeninden ve doğan adlî sonuçlarından dolayı o şehrin belediye başkanı görevde kalamazdı Ama Başkent’te ne Gökçek istifa eder, ne de ona birisi dokunabilirdi Yargıtay’ın uygulanmayan kararından söz bile etmeyen Gökçek şimdi otopark uygulamalarındaki şikâyetleri sıralıyor sanki ilgisiz biri gibi Sanki müdahale etmesi gereken başkasıymış gibi Ve Ankara halkına lütfediyor, ’15 Temmuz’dan itibaren yol kenarlarındaki otoparklar ücretsiz’ diye

Otoparkçı şiddeti Ankara’yı sararken ve bunun bir yerde patlayacağı herkesçe görülürken, valiliğin ve emniyetin ne yaptığı da merak konusu Yüzde 90’nında fiş verilmeyen ve bütün paranın kayıtdışı döndüğü bu sistemi maliyenin görmemiş olması da sadece körlükle mi açıklanabilir?

Şimdi de muhtemelen ’değnekçi’terörü başlayacak Böylece halk eskisini bile arar hâle getirilecek Bu durumda yeni düzeni kurmak yine Gökçek’e düşecek!..

Bir ülkede Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü kendi partili belediye başkanını ’parsel parsel satmak’la suçlayacak ve hiçbir şey olmayacak Sözün sahibi de gereğini yapmadığı için tükürdüğünü yalamış olurken bir devran böyle dönmeye devam edecek Olan 20’lik gence olacak

Öldürülen kardeşimizin ailesine belediye ve onu yönetenlerle ilgili dâvâ açmak düşüyor Melih Gökçek’i adalet karşısında görmek için değil, adaleti Melih Gökçek karşısında bir kez daha görmek için!..

Yazarın Diğer Yazıları