Hava değişimi iyi gelebillir!

Mavi Marmara'cılara soruyor ya "Benden izin mi aldınız?" diye... Bu sözün devamı herhalde şöyle gelecek: "Sizi bana sayıyla mı verdiler?"

Belli ki çok bunaldı... 'Güney'deki o ülke'den başladı, hızını alamadı Kuzey'e özür yolladı... Jet Fadıl, Maldiv Adalarında 'sosyete Müslümanlara en kralından plaj ayarlıyorum' dümeniyle film çevirmeseydi, bir tek müttefikimiz okyanusun ortasındaki o küçük adalar kalacaktı... Sıfırlayınca toparlama ve özür turlarına başladık...

Taze Başbakan, İstanbul'daki son patlamayı şu cümleyle yorumlamıştı: "Komşularımızla ilişkilerimiz normalleşirken bu saldırı mânidar!.."

Komşularımızla ilişkilerimizi daha önce İttihat ve Terakki hükûmeti bozduğu için normalleşme bu fedakâr arkadaşların sırtına kaldı!.. Maalesef böyle sabote ediliyorlar!..

İsrail'le bozulan ilişkinin sebebi İHH görülürse, bu gidişle tekaüt Başbakan Ahmet Davutoğlu da artık Suriye'nin 'tek sorumlusu' olarak ilân edilebilir!.. Birkaç yıl öncesine kadar Ege sahillerinde ailecek güzel güzel tatil yaparken, birbirimize 'yenge, enişte, baldız, bacanak' diye seslenirken aramıza 'küçük enişte' fitne soktu maalesef!..

Şimdi darbeci Sisi'ye ne zaman kırmızı halı serilecek, gazeteci şebeklerin önünde fotoğraf çektikleri tören kıtası Sisi'ye ne zaman selâmlatılacak onu bekliyoruz!.. Dört parmak hareketi, Şarm-el Şeyh'te garsondan istenen 'dört çay' anlamına evrilsin, Mursi de zindanda duvarlara her gün çentik atsın!.. 'Ümmet ümmet' de nereye kadar değil mi?

***

Fethullah Gülen'in 'otoriteden izin' sözüne ne kadar da kızmıştı bizimkiler... Oysa o cümlenin içinde otoritenin kim olduğu belirtilmiyordu... Şimdi diyor ki kendileri "Bana mı sordunuz?" Bunlar absürt bir filmden kesitler veya Zaytung'dan haberler değil... Doğrudan yaşananlar...

Sahi, o çok öfkelendikleri 'Güney'deki ülke' hangisiydi? Yerküreyi Türkiye'den aşağıya doğru meridyen hesabı süzdüğünüzde 'Güney' diye kızıp üzerine kezzap atacak gibi durduğunuz bir sürü ülke var... Etiyopya gibi, Madagaskar gibi, Somali gibi, Mozambik gibi... Hangisine ayar olmuştu bizimki?

***

'Dik dur, eğilme' sloganı bugünlerde çok daha fazla anlam kazandı!.. 'Yeni Türkiye'de fizik-tedavi ve rehabilitasyon üniteleri bu işi fevkalade kıvırabiliyor!.. Her şey birbirine karışıyor, kim dik, kim eğik anlaşılmıyor...

İHH'ya da iyi oldu bu ders... 'Gemiler petrol taşır, Mavi Marmara kurban' diye yazı yazdığımda çok bozulmuşlar ve bana tekzip göndermişlerdi... Demişlerdi ki, "İHH-İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı hakkında gerçek dışı, iftira niteliğinde, uydurma ve müvekkil vakfın toplumdaki itibarını sarsmaya yönelik haber yayınlanmış ve böylelikle kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir..."

Şimdi gülelim mi, kızalım mı? Katledilen 10 masumdan sonra şimdi "İzin mi aldınız?" sorusuna muhatap olan kim? Kim kimin itibarını sarsıyor? Konuşsunlar hadi...

'Dik durup eğilmeyenler' ablukayı kaldırmayı değil, yardımların İsrail kontrolünde Ashdod limanı üzerinden yapılmasını onayladılar... Bu zaten böyleydi, İsrail'in dediği gerçekleşti... İbret gibi değil mi Ashdod? Çünkü o liman Mavi Marmara mağdurlarının kelepçelenip indirildikleri liman!..

***

İzninizle ve haklı çıkmanın gururuyla, 17 Haziran 2015 tarihli 'Vesikalı Siyasî İslâmcılıkla buraya kadar' başlıklı yazımızdan iktibas yapalım: "Mavi Marmara meselesi Türkiye'de siyasî İslâmcılığın kalitesini, daha doğrusu kalitesizliğini, çapsızlığını ve kullanılma potansiyelini ele vermiştir... Nasıl Doğu Türkistan'da 'Müslümanlara zulüm var' diye yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra Erdoğan'ın Çin'i ziyareti ve ardından 'terör' vurgusu, bunların dilini boğazlarına kaçırdıysa, Mavi Marmara'nın kırmızı bülten meselesi de öyle oldu!..

Sipariş ve güdümlü İslâmcılıkla buraya kadar... Haaa illa da bir yerlerde tekbir getirmek gerekiyorsa, adres verelim... Geçen hafta Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani İstanbul'daydı, programlara katıldı, resmî görüşmeler yaptı ve petrolün parasının önce Halkbank'a yatırılacağını tekrar açıkladı... Hadi şimdi bir kamu bankamızda artan petrol mevduatı için, binanın önünde, içimizdeki ateş eşliğinde tekbir getirelim de günahlarımızı bastıralım!.."

***

Demek ki izin almak lâzımmışız!.. İzin verilmiyorsa 'hava değişimi'ne çıkmak da fayda verebilir!

Yazarın Diğer Yazıları