Hasan Cemal’i yedirmeyiz!..
O ‘şerefsizler’ lâfı üzerine Hasan Cemal’in alınmasını ‘gazetecilik sezgisi’yle açıklayıp saygı duymak gerekiyor herhalde!.. Hemen yazıyla cevap vermesi de nasıl kuvvetli bir gazetecilik refleksine sahip olduğunu gösteriyor!..
Şimdi bu karşılıklı yazışmaya ve alınganlığa bakarak “3000 şerefsizden biri belli oldu, kaldı 2999” kişi demeyeceğiz tabii!.. Her ne kadar Hasan Cemal verilen tarifte kendisini bulmuş ve “Boğaz’da evim de var, viskimi de içerim, HDP’ye de oy verdim” diye cevap vermiş olsa da, kişinin kendisini tanımlama ve algılama biçimine karışmak bizim işimiz olmamalı!..
* * *
1970’in Mayıs ayında, Hukuk Fakültesi solcularından Hataylı Mustafa Kuseyrî, o zaman Siyasal Basın Yayın olarak bilinen okulun öğrenci derneğinde iç hesaplaşma sonucu öldürüldü... Olayın çarpıtılması için tipik Leninist propaganda taktiği derhal devreye sokuldu...
Cinayet MHP ve ülkücülere yıkılmalıydı... Cebeci kampüsü “Kahrolsun faşizm” sloganlarıyla inlemeye başlamıştı bile... Protestolar İstanbul’a yansımış, Ankara’da faşizmi tel’in için ‘Anayasaya saygı’ yürüyüşü düzenlenmişti... Üniversitelerdeki Marksist hocalar cüppeleriyle ‘saflar’ın en önünde yer almışlardı...
Öyle bir kampanya harekete geçirilmişti ki, Ülkü Ocakları’ndan göz altına alınanlar bile olmuştu... Sonra sır perdesi aralandı... Mustafa Kuseyri’yi öldüren kurşunun devrimci arkadaşları Nejat Arun’un tabancasından çıktığı anlaşıldı... Hasan Cemal’in neredeyse 40 yıl sonra yazdığından anlaşıldığına göre, Nejat kaçarken, aralarında Cengiz Çandar’ın da bulunduğu bir ekip, kanlı el izlerini silmek ve delilleri yok etmek için uğraşmışlardı...
Ülkücüler bu iftiradan geç de olsa kurtulacaktı ama Türkiye 12 Mart’a doğru ‘son kullanılma tarihi bir türlü geçmeyen’ radikal solcular tarafından bir adım daha yaklaştırılmıştı... Hasan Cemal olayın aslını hemen hemen aynı gün Devrim dergisinin başındaki ‘Milli Demokratik Devrim’in en önemli isimlerinden birisi olan Doğan Avcıoğlu’ndan öğrenmişti...
Bunu ‘Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım’ kitabında açıkça itiraf ediyor zaten... Ama Leninist gazetecilik dürtüsü onu gerçeği ifade etmekten onlarca yıl alıkoyabilmişti!.. Nasıl olsa ülkücülere fatura ediliyordu cinayet, bu da bir nevi devrime hizmet sayılabilirdi!..
Başlangıçta olayı çarpıtmak için sergilenen Leninist propaganda taktiği Kuseyri cinayetini ‘faşistler’e yıkmaya yetmeyince bu defa da Mustafa Kuseyri’nin arkadaşıyla Rus ruleti oynarken öldüğü iddia edilecekti... Hasan Cemal de bu rulet meselesini gerçekmiş gibi kitabına alacaktı... Hulki Cevizoğlu’yla yapılan röportajda bu iddiasını sürdürüyordu...
Biz de kendisine inanmak durumundayız!.. Zaten Rus ruleti, bizim Marksistlerimizin boşta kaldığında oyalandıkları ata sporuydu!.. Örgüt içi infaz olamazdı asla!..
* * *
Bunu neden gündeme getirdik? Hasan Cemal, ‘şerefsiz’ ithamını üzerine alıp cevaba yeltendiği yazısında, Kahramanmaraş’ı ve Çorum’u öne sürerek, şunları söylüyor: “Bu işleri iyi bilirler. ‘Darbe ortamları’nın oluşturulmasında taşeronluk da, gönüllü işbirlikçilik de yaptılar geçmişte. Unutmadık.”
İroni gibi değil mi? Sen kalk, kullanılmışlığın kitabını yaz, Yön hareketi, Milli Demokratik Devrim, Doğan Avcıoğlu gibi, militarizmle, darbecilerle iç içe geçmiş, ‘şartları olgunlaştırıcı’ tezgâhı yıllar sonra itiraf et, peşinden yine ülkücüler aleyhine o pörsümüş taktiğe sığın!.. Bir de tüy dik ‘unutmadık’ diye!..
Kendi yazdığı kitabı okursa ayıkır mı, bilmiyoruz... Çünkü şimdilerde Kandil postacılığıyla liberalliği çiftleştirerek yeni bir ‘medya sınıfı’ üretme üzerinde bilimsel çalışmalar yaptığı için, 70’lerde gazozuna kimin ilaç attığını sormanın anlamı yok... Yaşarsa 20 yıl sonra da bugünleri itiraf edecektir hiç şüphesiz!.. Zira şimdiki ilaçlı gazozun da etkisi geçmiş olacak!.. PKK’nın katlettiği asker ve polislerimize ‘şehit’ diyemezken de ilaçlıydı, ‘Ermeni soykırımı’ derken de!..
Bir ömür gönüllü biçimde ilaçlı gazoz içmekle geçiyor... İnsan kendi kitabını okumuyor, bari Dev-Genç’in kurucularından Sarp Kuray’ı okur... “Marksist sol, darbecilere nasıl taşeronluk yaptı ve sonra da nasıl çöpe atıldı?” diye...
* * *
Rus ruleti ha? ‘Şeref ve Rus ruleti’... Eğlenceli bir kitap ismi olur!..