Hani tek bayrak olacaktı?
AKP, yasal olarak federasyonun alt yapısını hazırladıktan sonra, 2007 seçimleriyle birlikte Zafer Üskül’ün “Anayasa’dan Atatürk Milliyetçiliğini kaldıralım” söylemi ile zemin yoklamaya başladı. Gerçi Tayyip Erdoğan, seçim sürecinde “tek bayrak, tek devlet, tek millet” sloganını kullandı ve seçimden hemen sonra yaptığı açıklamada cumhuriyetin temel niteliklerini koruyacaklarını söyledi ama egemenliği Avrupa Birliği ile paylaşmayı öngören Yeni Anayasa taslağı da meydanda!
Böylece AKP’nin seçimlerde kullandığı temel sloganın bir aldatma olduğu anlaşıldı.
AB, Anayasa’nın, “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” şeklindeki 6. maddesinin “Egemenliğin kullanılması, AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz...” şekline getirilmesini istemişti. Şimdi bunun için kamuoyu oluşturmaya çabalıyorlar!
* * *
Tayyip Erdoğan, bu konularda sadece AB’ye değil, CFR’ye de söz vermişti. Öyle ki bu sözleri partisinin programına bile yazdırmıştır.
Bir lobi şirketi vasıtasıyla Erdoğan’a New York’tan 2001 yılında gönderilen CFR memorandumunda “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız...” deniliyordu.
Erdoğan, kendisine verilen memorandumdaki dayatmaları AKP programının 35’inci sayfasındaki, “Partimiz, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dahil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir” ifadesi ile taahhüt etmişti!
Kurucular Kurulu kitabının 11’inci sayfasında da “Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur” denilmektedir.
Hemen arkasından 12’nci sayfada, “Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır” ifadeleri de aynı bakışın ürünüdür.
Parti programının 41’inci sayfasında, eğitimin küreselleşme odaklarının şehir devletleri planı gereği gibi, fakat aşama aşama yerelleştirileceği şu ifadelerle belirtilmektedir:
“Temel eğitim hizmetlerinin verilmesi, pilot uygulamalarla merkezi idarenin taşra birimlerine ve yerel yönetimlere aktarılacaktır.”
* * *
AKP iktidar olduktan sonra, gerek kamu yönetimi reformu, gerek ikiz yasalar, gerek Bölge Kalkınma Ajansları’nı kabul ederek, gerekse Petrol Yasası’na yerel yönetimlerin pay alması kuralını yerleştirerek, “Glocal diyalog” lar kurarak, eyalet sisteminin ekonomik, hukuki ve siyasi alt yapısını tamamlamaya çalıştı. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in vetoları, bu süreci biraz yavaşlattı.
AKP, yasası çıkmadan Türkiye Bölge İstinaf Mahkemeleri inşaatlarını da AB’nin verdiği para ile yapmaya başladı. Diyarbakır İstinaf Mahkemesi inşaatı, AB bayraklı inşaat tabelası ile sürüyor!
Bu, şehir devletlerine dönüş sürecinin hukuki alt yapısının tamamlanmasından başka bir şey değildir.
Böyle giderse, Türkiye’nin her bölgesinde Kenan Evren’in bahsettiği üçüncü bayrak da AB ve Türk bayraklarının yanına eklenecektir! Hani, “Bavyera’da üç bayrak gördüm. Nedir diye sordum, ’AB bayrağı, Almanya bayrağı ve Bavyera bayrağı’dediler” diyordu ya tıpkı onun gibi!