Gezi Parkı'nda Sülün Osman yöntemi!
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı kararnamesine açıklık getirdi ve el konulan Gezi Parkı arazisinin Osmanlı döneminde Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı'na ait olduğunu, vakfın şu anda "mazbut vakıf", yani genel müdürlük tarafından yönetilen eski vakıf niteliği taşıdığını, Gezi Parkı'nın 1939-1941 yıllarında belediyeye devredildiğini bildirdi!
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Gezi Parkı dışında ayrıca Galata Kulesi, Selimiye Kışlası, Adile Sultan Sarayı, Pera Palas Oteli, Vefa Lisesi, Şişli Etfal Hastanesi, Sait Halim Paşa Yalısı gibi birçok önemli yapı ve taşınmazın mazbut vakıflara yani kendilerine devredildiğini açıkladı.
Genel müdürlük, 2008 yılında yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu'nun 30. maddesinin "Vakıf yoluyla meydana gelip, her ne suretle olursa olsun hazine, belediye, özel idareler, köy ve tüzel kişiliğin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları, mazbut vakfına devrolunur." şeklinde olduğunu hatırlattı. "Mazbut vakıf", medeni kanundan önce kurulmuş vakıf demektir.
***
Bu madde bana Sülün Osman'ı hatırlattı. Sülün Osman, 1950'li yıllardan başlamak üzere, İstanbul'da kamu mallarını saf vatandaşlara satmasıyla ünlü bir dolandırıcıydı. Galata Köprüsü'nü, Galata Kulesi'ni, tramvayları, Kızkulesi'ni, Eminönü ve Dolmabahçe saat kulelerini, şehir hatları vapurlarını birçok defa satmıştı!
Şimdi, Vakıflar Kanunu'nun 30'uncu maddesine göre belediyeler veya halkın elindeki bütün gayrimenkuller, "mazbut vakıf"lara, bu arada tekke ve zaviyelere ve azınlık vakıflarına devredilebilir! Zaten bir kısmı devredilmiş durumdadır. Osmanlı döneminde, ülkede vakıf malı haline getirilmeyen arazi neredeyse kalmamıştı! Vakıf, devletten mal kaçırmak ve vergi vermemek için başvurulan bir yol olmuştu! "Mazbut vakıf" diye diye Türkiye'nin mülkiyeti değiştiriliyor olmasın!
Üç yeni komplo teorisi daha!
İnanılmaz gelen her tespite "komplo teorisi" diyenlere gelsin... Harvard Üniversitesi'nde geliştirilen projeye göre Haziran ayında yeryüzünden 12 mil yüksekliğe çıkacak balonlar, stratosfere kireçtaşı sıkacak!
Bill Gates, küresel ısınmayı yavaşlatmak için stratosfere kireçtaşı püskürtmek gerektiğini iddia etmişti. Projeye göre güneş ışınları dünyaya ulaşmadan kireçtaşı tozlarına çarparak geri dönecek, böylece dünyanın ısısı düşürülecek!
Peki ya bu uygulamayla, küresel soğuma başlar ve dünya karanlığa boğulursa ne olacak? Güneş ışığı ve ısısı hayat demektir; ya bitkiler bu arada buğday gibi ürünler artık yetişmezse ne olacak?
***
"Komplo teorisi" diyenlere bir haber de BBC'den gelsin! İngiltere Başbakanı Boris Johnson, aşılama programında kaydettikleri başarının arkasında kapitalizmin ve açgözlülüğün olduğunu söyledi. BBC, Johnson'ın, bu sözleri sarf ettikten hemen sonra çok hızlı bir şekilde geri aldığını da duyurdu!
Johnson, "Aşılama programını başarıyla uyguluyoruz ama aslında aşıların hiçbir faydası yok. Çünkü bilim diyor ki, 'gribin aşısı olmaz.' Buna rağmen açgözlü kapitalizmin bütün isteklerini yerine getiriyoruz." demiş oluyor.
Yoksa Johnson da aşı karşıtı mı?
***
Üçüncü haber, CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel'den! Adıgüzel, Sağlık Bakanlığı talimatıyla hasta olsun ya da olmasın test yaptıran vatandaşa veya temaslılara Favipiravir ilacı verildiğini iddia etti!
Talimatın resmî yazışma yerine sözlü ya da WhatsApp mesajları ile verildiği yönünde bilgiler olduğunu belirten Adıgüzel, "Sözlü talimatlar içerisinde 'hasta, ilacı kullansın ya da kullanmasın ancak mutlaka verin' şeklinde ifadeler bulunduğu belirtilmektedir." dedi!
Favipiravir ilacını ithal edenler ve eş değerini Türkiye'de üretenler kazansın diye olabilir mi acaba? Böyleyse, bu artık açgözlülük değil, vahşettir! Bir günde16 antiviral verilip kalp krizinden ölenler, böbrekleri tahrip olanlar ne olacak?