Fırat-Dicle'yi de satacak mısınız?

Türkiye'yi yöneten irade, Irak'tan sonra Suriye'nin parçalanmasına da hizmet ediyor. Kamuoyu, Mehmetçiğin Afrin başarısı ile uyutuluyor. Oysa genel planda bakıldığında Türkiye, Büyük Orta Doğu Projesi'ni hızlandırıyor! Müthiş bir tepki oluşmasına rağmen şeker fabrikalarının satışında ısrar edilmesinin Hürriyet gazetesine el konulmasının sebebi budur.

Şimdi de suların özelleştirilmesi, yasaya bağlanmak isteniyor!

CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi, "Sularımızın özelleştirilmek istenmesiyle emperyalist güçlere hizmet mi edilmektedir? Sularımızı özelleştirme kararını veren iktidar mıdır, dış mihraklar mıdır?" diye sordu.

***

Avrupa Birliği Komisyonu'nun 6 Ekim 2004 günü açıklanan Türkiye İlerleme Raporu'nda, Dicle ve Fırat havzalarındaki barajların ve sulama tesislerinin İsrail'in de dahil olduğu uluslararası bir konsorsiyum tarafından yönetilmesinden söz edilmişti.

Eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, konuyla ilgili yazılarım üzerine telefonla aramış ve "Fırat ve Dicle'nin toplandığı suların havzası, sadece Şanlıurfa veya Mardin'le sınırlı değildir. Kuzeyde Erzurum Palandöken Dağı'na kadar uzanır bu sınır. 'Suların idaresi' ne demek? Bu, Palandöken'den itibaren, idareyi onların eline vermektir. Ayrıca bu konsorsiyumda İsrail'in işi ne? Belli ki ABD'nin AB'ye baskısıyla bu şart Türkiye'ye dayatılmaktadır. Bu şart asla kabul edilemez" demişti.

* * *

İstanbul'da 1991 yılında yapılan, Sosyalist Enternasyonal toplantısında dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez, 21'inci yüzyılın su savaşları ile başlayabileceğini söylemiş ve çözüm olarak da "Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Konferansı" toplanmasını, hatta Türkiye'nin önderliğinde bir "Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı" kurulmasını önermişti...

Bu öneriyi, aynen "Doğu Akdeniz Birliği" başlığı altında, MHP'nin 2002 seçim bildirgesinde görmüştüm!

Oysa o yıllarda genç bir akademisyen olan Prof. Dr. Cemal Zehir, "Kuzey Irak'ta bir özerk Kürt Yönetimi veya devleti kurma teşebbüslerinin altında petrol kadar su paylaşımı da yatmaktadır. Bu savaşın petrol kadar ayrıca su savaşı olduğunu ileri sürmek mantıklı bir yaklaşımdır. Bundan sonra su paylaşımı Orta Doğu'nun şekillenmesinde rol oynayacaktır." diye uyarıyordu.

***

Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olarak 2009 yılı Ağustos ayında, Irak, Suriye gezisine çıkmadan önce "İki ülke arasında güçlü bir stratejik iş birliğinin ortaya çıkması, ortak bölge olan Mezopotamya Havzası ve Orta Doğu'yu refah ve istikrar alanı haline dönüştürecektir. Bu bizim vizyonumuzdur" demişti. Davutoğlu, daha sonra da "Mezopotamya Projesi"ni sık sık gündeme getirmişti.

Dönemin Amerikan Büyükelçisi Pearson ise ondan önce "Erzurum'dan Bağdat'a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacaktır" diye bir çıkış yapmış, Barzani'nin İnternet sitesinde, "Bu bölge aynı zamanda tek bir siyasi bölge haline gelecek, TSK, Kuzey Kürdistan'dan çekilecektir" yorumu yapılmış ve Fırat-Dicle'yi içine alan Büyük Kürdistan haritası yayınlanmıştı. Açılım sürecinde, TSK'ya operasyon yapılmasının ve terörle mücadeleye izin verilmemesinin sebebi neydi peki?

AMDL adıyla Türkiye'de Rio Tinto şirketi tarafından kurulan şirketin, "maden arama imtiyaz haritası"nın kuzey sınırları da Fırat nehriydi!

***

Ve Büyük Orta Doğu Projesi'ndeki "Free Kürdistan"ın üst sınırı da Fırat'tır!

Abdullah Öcalan ise avukatları aracılığıyla aynen şöyle diyordu:

"AKP benim yol haritamdan yararlanıyor. Ben yol haritamda Orta Doğu'daki demokratik çözümleri belirtirken Dicle-Fırat Havzası Demokratik Konfederalizmini önermiştim. Davutoğlu şimdi bunun görüşmelerini yapıyor Irak ve Suriye'yle."

Ve şimdi Türkiye, Suriye'de "etnik kökene göre yönetim" öneriyor? Türkiye'nin sularının satılması da Meclis gündemindedir!

Yazarın Diğer Yazıları