Fetih günü yıkım yapmak!

Atatürk Havaalanı''nın bir pistini kırmak için "pandemi" denilen korku ve yalan kampanyasını kullandılar. Herhangi bir araziye sahra hastanesi kurmak mümkünken, pist başına hastane binası inşa ettiler. İkinci pisti kırmak için de önce "145 bin ağaç dikeceğiz, millet bahçesi yapacağız" dediler ama bu laflar etkili olmayınca töreni İstanbul''un fetih gününe denk getirerek, katılım ve destek sağlamayı hedeflediler... Karşı çıkanları, Bizans özlemi içinde olmakla suçlayan da var "yeşil düşmanı, betoncu" diye göstermeye çalışan da...

Park yapmak için Atatürk Havaalanı''nı devre dışı bırakmak, üç pistinden ikisini tahrip etmekte akıl var mıdır? Hani Çırpıcı Çayırı''nı millet bahçesi yapacaktılar, ne oldu? Burada maksat park yapmak değil! İstanbul Havaalanı''nı satmak için Atatürk Havaalanı''nı kurban ediyorlar! Ali Kıdık''ın bu yöndeki iddiasına ciddi bir cevap veremediler ama fetih gününü yıkım günü olarak kullandılar, fetih gününü alet ettiler! Tabii "park yapacağız" diyerek rant oranı çok yüksek binalar da dikecekler... Projelerinde var...

***

Kendi söyledikleri yalanlara kendileri de inanıyor gibi görünüyorlar. Bilindiği gibi bugün Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılan "külliye" de "Yeni Başbakanlık Binası" olarak gösterilmişti. Üstelik Atatürk''ün millete bıraktığı Atatürk Orman Çiftliği yani "yeşil" yok edilerek...

İktidar, nakit paraya sıkıştıkça, ormanları kestiriyor. Kesimler, ihale usulü yapılıyor... İhale bedelleri, ancak masraflara yettiği için kesim işi alanlar, orman idaresi için bir ağaç kesiyorsa, kendileri için iki ağaç kesiyor... İhaleler, 10 bin-20 bin metreküpten başlıyor... Kereste üretimi 2000''li yılların başında yıllık 8 milyon metreküp idi, şimdi 30 milyon metreküpe ulaştı! Bu arada yangın söndürme önlemleri zamanında alınmadığı için yok olan Akdeniz ormanlarının kerestesi bile büyük şirketlerin kâr hanesine girdi. Uzun süredir kuzey ormanları sıradan kesiliyor. Bir yamaca girdikleri zaman, araziyi neredeyse tarlaya çeviriyorlar... Alan memnun satan memnun... Karadeniz''de bu işle uğraşanlar hep zengin oldu... Kesim işlerini muhtarlar yapınca da kimseden ses çıkmıyor... İşsiz kalanlar da yevmiye hesabıyla, sigortasız olarak ormanda çalıştırılıyor. Suça halk da ortak ediliyor!

***

Ülkenin yalanla yönetildiği bir ortamda, muhalefetin hâlâ toplantılarla oyalanması da manidar... Yalanlar sadece, pist kırmak veya saray yapmak için söylenmedi ki! Ahmet Davutoğlu''nun Suriye politikası yalan! Sığınmacılar hikâyesi yalan! Öyle ki işin başında Angelina Jolie''nin İslahiye''deki çadır kentleri ziyaret etmesi şeklinde sahnelenen Hollywood senaryosu yetmeyince ensar-muhacir söylemine sığınıldı. Oysa Suriyeliler ve Afganlar, Türkiye''nin nüfus yapısını değiştirmek ve Türkiye''yi Türk devleti olmaktan çıkarmak için gönderildi... Suriye''nin kuzeyinde Türkiye''nin kontrolündeki bölgede kurulan briket şehirlere sığınmacıların bir kısmının gönderilmesinden söz edilince önce Suriye''deki sözde sivil toplum kuruluşları sonra da Alman haber kanalı DW, Türkiye''yi, 1 milyon Suriyeliyi ülkelerine geri göndererek Suriye''nin demografisini değiştirmekle suçladı!

Tam da yavuz hırsızın ev sahibini bastırması durumu...

***

Ya ekonomi... Murat Muratoğlu''nun tespit ettiği gibi "320 milyon dolara bir yıllık şeker ithal edilecek. Şeker fabrikaları ise toplam 295 milyon dolara elden çıkarıldı!"

Sadece şekerde değil, bütün tarım sektöründe benzer bir durum var. Bir de ihracat rekorlarından bahsediliyor! Ya ithalat rekorları ve açık ne oluyor? O da hayat pahalılığı şeklinde karşımıza çıkıyor! Beş liralık akaryakıt bugün kaç lira... Dolar kaç lira? Sebebi iktidarın söylediği yalanlara inanmış görünenlerdir...

Yazarın Diğer Yazıları