Ermenice hizmet kime verilecek?

TBMM’deki AKP çoğunluğu, “demokratikleşme paketi” adı altında yeni bir yasa kabul etti. Yasanın terörist başı Abdullah Öcalan’ın demokratik özerklik taleplerinin bir kısmını karşıladığı biliniyor.
Yeni yasaya göre özel okullar Kürtçe eğitim öğretim yapabilecek, Köylere Kürtçe, Ermenice ve Süryanice isimler konulabilecek. Tabelalarda bu uygulama başlamıştı zaten... Seçim
propagandalarında da Türkçe dışında diller kullanılabilecek...
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha yasa çıkmadan önce Diyarbakır’da bir kültür merkezinin temel atma töreninde daha yasa çıkmadan önce “Burada asıl inşa edilecek şey kültür merkezleri değil, demokratik özerkliktir. Belediyelerimiz artık bunun fiilen hayata geçirilmesi aşamasına geçmiştir. Burada kendi ana dillerimizle Kürtçenin, Arapçanın lehçeleriyle, Ermenice, Süryanice ile bu toplum artık kendi diliyle hizmet almanın aşamasına geldi. Biz bunları devletten beklemeyeceğiz. Ders kitaplarımızı kendimiz basacağız” demişti.
“Her şeyi devletten beklemeyin, kendiniz yapın” diye talimat veren Abdullah Öcalan idi. Nitekim Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Yalaza köyünde inşaatı bitmek üzere olan 3 katlı okulda, yerel seçimlerden sonra Kürtçe eğitim başlatılacağı, Türkçe ve İngilizcenin seçmeli ders olacağı bildirildi! Diyarbakır BDP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt de “Lice’deki okul bizim öz yönetimi oluşturma çalışmamızın bir alt yapısıdır” dedi.

***

Demirtaş, Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Ermenice hizmet vermekten bahsettiğine göre, bölgede bunun bir karşılığı olması gerekir! Kürt, Arap ve Süryani kökenliler tamam da bölgede, hizmet edecek kadar nüfusu bulunan Ermeni kökenli vatandaşımız var mı?
Varsa, zaten Lozan’a göre kendi okullarını kurmak ve kendi dillerinde eğitim öğretim
yapmak hakkına sahiptirler.
Bu hakkı bugüne kadar neden kullanmadılar?
Çünkü, kendilerini Ermeni olarak yazdırmadılar. Bulundukları yerdeki kimliği benimsediler!
Almanya’da Türklerin düzenlediği bir toplantıda Prof. Dr. Hasan Köni, “Ermeni meselesi” başlıklı bir konuşma yapmış ve şöyle
demişti:
“Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler var. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti, kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”
Gerçek buysa, Türkiye’nin 52 milyon seçmeninin, oy verirken kimi seçtiğini veya bir dini gruba girerken kimin peşinden gittiğini bilmesi gerekmez mi?
Bu sütunda yayınladığımız “y.canca” imzalı bir mektupta, “Hrant Dink, bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına ‘Siz 1.5 milyon Ermeni’nin katledildiğinden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?’ diye sordu. Muhatabı da ‘Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir’ dedi. Dink, bu konuda araştırmalar yapıyordu... Acaba kim veya kimler kendini hangi kimlikle saklı tutuyordu? Özellikle de din adamı kimliği ile!
Bana göre yukarıda açıklanan dönme Ermenilerle ilgili çalışmaları, Dink’i ölüme götürdü. Türk kimliği ile Türkiye için her türlü kötülüğü yapanlar ortaya çıkacaktı; bu yüzden Dink’in öldürülmesine karar verdiler” deniliyordu.

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geleceğini düşünenler, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesini bütün boyutları ile aydınlatırsa, devlet içindeki asıl çeteyi ortaya çıkaracak, Türk Milleti’ne karşı ters operasyon yapan bir çeteyi deşifre etmiş olacaktır.
Sahi Güneydoğu’da Ermenice hizmet kime verilecek?

Yazarın Diğer Yazıları