AKP’nin Siber Güvenlik Teşkilatı!
Siber güvenlik konusunda Türkiye'deki kurumlarda büyük bir farkındalık olduğunu bildiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde bir genel müdürlük olduğunu söyledi.
Fidan, MİT ve Emniyet Teşkilatı'nın da bu konuda etkili olduğuna değinerek, “Müstakil bir siber güvenlik teşkilatının kurulmasıyla ilgili konu hükümetimizin de gündemine getirildi.” dedi.
Bakan Fidan ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu yönde irade koyduğunu ve çok yakında hayata geçeceğine işaret etti.
***
Yaklaşık 30 yıl önce bilgi ve teknolojinin ulaştığı seviyeye dikkat çekerek, kara hava ve deniz güçlerinin artık yeni savaşlarda yeterli olmayacağını belirterek bunları desteklemek üzere, bir “Bilgi Kuvvetleri Komutanlığı” kurulmasını önermiştim. Şimdi kurulması düşünülen Siber Güvenlik Teşkilatı, böyle bir yapılanmanın içinde olursa daha etkili olur diye düşünüyorum...
Yalnız Siber Güvenlik Teşkilatı, ülke içi siyasi hesaplar için de kullanılabilir! Meselâ Erdoğan, her ne kadar, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun "Anayasa'nın dördüncü maddesi olmasın diyoruz." sözleriyle başlayan tartışma konusunda "Anayasa'nın ilk dört maddesi ile ilgili tartışma yok." dese de “maksimalist söylemlerin tartışmalara ket vuracağını” ifade etse de milletin birliğine değil “milletin çeşitliliğine dayanan Anayasa” yapmak istediklerini söyleyen de kendisidir. Kaldı ki HÜDA PAR, Cumhur ittifakının ortağıdır...
Bu sebeple Siber Güvenlik Teşkilatı, mevcut iktidarın elinde muhaliflere karşı siber bir tehdit olarak da kullanılabilir! Mevcut devleti yıkıp yerine yenisini kurmakta olduklarını alenen söyleyen AKP sözcüleri de vardır. Meselâ, AKP eski Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi Ayhan Oğan, "Bu halk bir devrim yaptı. Vesayet sistemini bitirdi. Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz. Beğenin beğenmeyin, bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan'dır" demişti...
Yeni bir devlet kurmak için Yeni bir Anayasa şarttır. Tersinden söylersek; “Yeni bir Anayasa yapacağız” demek, mevcut devleti yıkacağız demektir. Anayasa, kurucu belgedir. Değiştirilemeyecek maddeler de devletin kuruluş felsefesidir ve 1924’ten beri aynıdır. AKP için görüş üretenler, değiştirilemeyecek ilkelerin 1924 Anayasası’ndan beri var olduğu belirtildiğinde, “darbe anayasalarından kurtulmalıyız” sloganlarının düştüğünü görünce, Atatürk’ün de Osmanlı devletine karşı darbe yaptığını iddia etmektedir. Onlara göre, başkenti ve topraklarının büyük kısmı işgal altında olan Osmanlı devletinin yerine, halk iradesine dayalı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması darbedir!
***
Cumhuriyetin kurulmasını darbe olarak görenlerin, günümüz Türkiye’sini yönetmesi, zaten Türk tarihinin en büyük çelişkisidir. AKP, bu imkânı diğer partilerin çürümesine de bağlı olarak alternatif gibi gösterilerek ve din istismarı ile elde etti.
AKP iktidarının 22 yıl sürmesinin en önemli sebeplerinden biri de yoksullaştırdıkları kitlelere sosyal yardım sağlamalarıdır. 2023 yılında, TÜİK verilerine göre sosyal yardım alan hane sayısı, 5 milyondur. Her hanede ortalama beş kişi bulunduğu kabul edilirse 25 milyon kişinin sosyal yardım aldığı anlaşılır. AKP’nin aldığı oy da aşağı yukarı bu seviyededir!
400 icra dairesi başkanı alınmasıyla ilgili görüşlerine yer verdiğim eski CHP milletvekili Gürsel Tekin aradı. Muhalefetin bu derin yoksulluk üzerinde daha çok durması gerektiğini, yoksa herhangi bir partinin 600 milletvekilinden 500’ünü alsa dahi Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştiremeyeceğini ama bu yoksulluk politikasının devletin dönüştürülmesi için kullanıldığını söyledi...
***
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Suriye ile normalleşme meselesine ilişkin, Türkiye'nin, rejim ve muhaliflerin kendi aralarında anlaşabileceği bir siyasal çerçeveye ulaşmasını istediğini söylüyor! Fidan, "Yurt dışında milyonlarca Suriyeli mülteci neden var? Kendi halkıyla, muhalefetiyle problemli olan bir yönetim, milyonlarca mülteci üretmiş durumda.” diyor...
Oysa Suriye’de silahlı muhalefeti ABD ve Türkiye yönetimleri örgütledi. Halkın mülteci veya sığınmacı durumuna düşmesini de bu yönetimler planladı, uyguladı... Şimdi o silahlı muhalefetin yönetime katılmasını istemek, milli dış politika mı oluyor?
AKP iktidarı, mevcut devlet yetkilerini, sadece iç savaşa sürükledikleri Suriye’yi dönüştürmek için değil Türkiye’nin rejimini değiştirmek için de kullanıyor! Bir taşla birkaç kuş birden vurmaya çabalıyorlar. Hem Suriye’yi hem de sığınmacılar üzerinden Türkiye’yi değiştiriyorlar, yoksulluk politikasıyla da Türklerin direncini kırmaya çalışıyorlar!
Bu itibarla böyle bir yönetim anlayışına güvenilemeyeceği gibi kuracakları kurumlara da güvenilemez.