"Erdoğan'ı ABD'ye dövdürmeyiz!"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın Çalar Saat programında Rıza Sarraf'ın itirafçı olduğunun anlaşıldığını belirterek "Anlaşılıyor ki ABD'nin Türkiye için talep ettiği bazı şeyler var. Dün bu iş anlaşıldığından itibaren bir anda Sayın Erdoğan ve AKP'nin bekâsı ile Türkiye'nin bekası bir konuşulur oldu... Cumhurbaşkanı kim olursa olsun biz Sayın Erdoğan'ı da dışarıya dövdürmeyiz. Ama önemli olan Türkiye'nin burada kumar masasına konulmaması" dedi. Akşener'in daha önce de benzer söylemleri olmuştu. Yine CHP'li sözcülerden de aynı sözleri duymuştuk.

***

KRT'de Çağlar Cilara'nın programında, ben de "Elbette Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın Amerika'nın şantajına boyun eğmesini istemeyiz ve ABD'ye karşı Cumhurbaşkanı'nı savunuruz" diyerek aynı tavrı gösterdim.

Biz her zaman, siyasi bakış açımız ne olursa olsun, Türkiye'yi sıkıştırmaya kalkışan dış güçlere karşı, ortak tutum takınılması gerektiğini düşünürüz. Türkiye'de bir siyasi liderden hesap sorulacaksa, bunu Amerika'ya sordurtmak, bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırır. Hesap sorulması gerekiyorsa bunu yapacak olan, Türk Milleti'dir, Türk hukuk sistemidir.

Durum böyleyken, AKP sözcülerinden biri, bir televizyon kanalında, Sözcü, Cumhuriyet, Yeniçağ, Evrensel ve Birgün gazetelerini sayarak, "FETÖ, bunların ürettiği malzemeyi kullanarak, Türkiye'yi uluslararası zeminlerde sıkıştırmaya çalışıyor" gibi sözler sarf etti!

***

Bir defa, biz özellikle AKP'nin iktidar partisi olarak, devleti FETÖ kadrolarına teslim etmeye başladığı yıllarda, Türkiye'ye kumpas kurmaya başladıklarının da farkına vararak hem gazete olarak hem de bu gazetenin yazarları, yöneticileri sıfatıyla, yüzlerce haber ve yorumla yandaş medyanın kınamalarından da korkmadan, bu dalgaya karşı durduk. Meselâ, 19 Şubat 2006 tarihli Yeniçağ'ın manşetinde "İşte küresel gücün dayattığı yeni din kitabı; Kur'an İncilleştiriliyor" deniliyordu. Tevrat ve İncil dip notuyla Kur'an meali yazan kişi bugün kaçaktır ama o gün yandaşların baş tacıydı!

İkincisi, kuruluşundan beri Yeniçağ'ın yazarı olan bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki, bu gazete için hiçbir kişi, "Yabancılara veya FETÖ'ye malzeme üretiyor!" diyemez. Bu, tam anlamıyla bir iftiradır.

Gazetelerin görevi, ülkede veya dünyada olup biteni bütün gerçekliğiyle tespit ederek okuruna duyurmaktır. Gazetecilik haber demektir! İngiltere'de BBC bir devlet kurumu olduğu halde, ABD ve İngiliz güçlerinin, PYD ile birlikte IŞİD militanlarını Rakka'dan çıkardığı haberini patlattı meselâ! Bu haberi İngiltere'de kimse, "BBC, Türklere, Müslümanlara malzeme veriyor" diye göstermedi. Çünkü, Rakka'da kandırılan öncelikle İngiliz ve Amerikan halkıdır. AKP sözcüleri ise Tayyip Erdoğan'a yaranacağım derken, Erdoğan'ı dünyaya karşı daha güç durumda bırakacak düşünceler geliştiriyor!

***

Üstelik biz, Türkiye'nin geleceği için zamanında Tayyip Erdoğan'ı da "Seni bile harcarlar Erdoğan! ABD'ye tapan küreselcilere asla güvenme" manşetiyle de uyarmışız. (18 Kasım 2008, Yeniçağ manşeti...)

Şahsen ben, "one minute" vakasının bir senaryonun sahneye konulması olduğuna inanıyorum ama Yeniçağ'ın o günkü manşeti, "Erdoğan, canlı yayında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'i paramparça etti. Helâl olsun" şeklindeydi. (30 Ocak 2009) Ertesi günkü manşette ise "Siyonistler çıldırdı" başlıklı haber vardı. 17-25 Aralık operasyonu için yandaşlar tereddüt içindeyken, Yeniçağ, Tayyip Erdoğan'ın "Uluslararası kirli bir operasyon bu" sözlerini manşet yapmıştı.

Yeniçağ'a iftira atmaya yeltenenler, aslında Tayyip Erdoğan'a saldırmaktadır. Dünyanın üzerine geldiği bir zamanda "Muhalifleri susturan bir Cumhurbaşkanı" konumuna düşürmek, en büyük zararı Tayyip Erdoğan'a vermez mi?

Yazarın Diğer Yazıları