Erdoğan, narkozdan mı uyandı?
Tayyip Erdoğan, Bişkek Büyükelçiliği’nin yeni binasını hizmete açarken, Orta Asya’daki kardeş ülkelerle de Schengen benzeri bir uygulamaya gidilebileceğini bildirdi.
Erdoğan, “Şimdi Avrupa Birliği içerisinde biliyorsunuz Schengen denilen bir uygulama var. Onlar bunu orada uyguluyorsa biz de Orta Asya’da kalkıp kardeş ülkeler olarak aramızda bunu uygularız” dedi.
Erdoğan, Suriye, Rusya, Irak, Ürdün gibi ülkelerle vizelerin karşılıklı olarak kaldırıldığını, bu uygulamanın genişletileceğini de söyledi.
***
Türk Dünyası için hedef, 5 Ocak 1993 tarihli Ortadoğu gazetesinde belirttiğimiz gibi, “Türk Birleşik Devletleri” olmalıdır:
“Bir düşünelim! Türk ülkeleri arasında gümrükler kaldırılmış, ithalat ve ihracat serbest. Karayolu bağlantısı ve yolların güvenliği de sağlanmış, araçlar serbestçe girip çıkabiliyor. Bir ticarî malın her türlü vergisi, satın alındığı ülkeye veriliyor. Türk Cumhuriyetleri arasında rahatlıkla para transferi yapılıyor. Zaten ortak para birimine geçilmiş... Sınırlarda kimlik kontrolü bile olağanüstü durumlarda yapılıyor. Her Türk ülkesi bankası, diğer Türk ülkelerinde şube açabiliyor. Tüketici hakları bütün Türk ülkelerinde aynı yasalarla korunuyor.
Türk ülkelerindeki bütün televizyon istasyonları serbestçe bütün Türk dünyasına yayın yapabiliyor. Türk Birleşik Devletleri tek bir haberleşme sistemine bağlanıyor. Devlet ihalelerine bütün Türk devletleri firmaları serbestçe katılabiliyor. Havayolları şirketleri aynı lisans ve güvenlik kurallarına bağlı oluyor. ‘Türkopol’ adlı ortak bir polis teşkilatı kuruluyor. Bir Türk ülkesinde satışı serbest olan ilâçlar diğer Türk ülkelerinde satılabiliyor. Süper bir topluluk!
Türkiye’nin de Türk cumhuriyetlerinin de çıkış yolu Türk Birleşik Devletleri’dir.”
***
Türkiye’yi yönetenler, bugüne kadar Batı’nın sadece viskisini değil, değerlerini de, taleplerini de Türkiye üzerinden Asya’ya taşımak istedi. AKP iktidarı da buna dahildir.
Türk kurultaylarında dile getirilen çifte vatandaşlığın kabul edilmesi, Türk Devletleri arasında vizenin kaldırılması ve ikametin kolaylaştırılması gibi önerilerin hiçbirinin gereği yerine getirilememiştir.
Başlangıçta, Türkiye ile işbirliği yapmayı düşünen Batılı firmalar, sonra bu ülkelerle doğrudan ilişki kurdu. Bugün Batı sermayesi, Batı Türkistan dediğimiz bu topraklara yerleşmiş durumdadır. Oysa bu ülkelerin ekonomik potansiyeli, Türkiye’nin devlet tecrübesi ile birleştirilebilmiş olsaydı, bugün bütün dünya “Türk Mucizesi”ni konuşuyor olacaktı.
Bu fırsat hâlâ vardır!
***
Türkiye, son yıllarını iç çekişmelerle, çatışmalarla harcadı.Ergenekon ve Balyoz gibi davalar bu çatışmanın yansımasıdır.
Diğer taraftan, Amerikan güdümlü olarak Türkiye’de uzun yıllardan beri Hasan Sabah’ın müritleri gibi, Afganistan’daki Taliban ile Mısır’daki Müslüman Kardeşler arasındaki siyasi bir çizgide yetiştirilen kadrolar, devletin her kurumuna sızmış, hatta devlet olmuş durumdadır. Sırada yargı vardır!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kendine gelebilmesi için bu kadroların, içtikleri haşhaşın etkisinden kurtarılması gerekiyor. AKP de bu narkozun etkisi altındadır. Erbakan Hoca, “narkoz meydanı” diyordu ya Tayyip Erdoğan’ın peşinden giden kitlelerin uyanması da narkozun etkisinin geçmesine bağlıdır!
Tayyip Erdoğan, her nasılsa zaman zaman bu narkozdan uyanabiliyor ve Türk ülkeleri arasında Schengen tipi bir uygulama başlatılabileceğini söyleyebiliyor.
Hadi bakalım, inşallah başarır..