Erdoğan biraz geç kalmadı mı?

Tayyip Erdoğan, Rıza Sarraf Davası'nı kastederek açıkça ABD'yi suçladı:

"Bizi İran ile ticaretimiz sebebiyle yargılamaya kalkanların niyeti, on binlerce kişilik terör ordusunu gizlemektir. Nitekim seyrine baktığımızda bu davanın ülkemizi bölgedeki kazanımlarından vazgeçirmek için şantaj aracı olarak kullanmak üzere gündemde tutulduğu açıkça görülüyor.

Amerika'nın bize karşı bir planı olduğu artık iyice anlaşılıyor. Buna nereden geliyorsunuz? Nereden gelmeyeyim? Kuzey Suriye, en doğusundan al batıya doğru orada bir terör koridoru oluşturulduğunu görüyoruz."

***

Erdoğan'a şantaj yapıldığı bizim iddiamızdı! Fakat buraya kadar nasıl geldik?

Meselâ bugün, hakkında yakalama kararı çıkarılan eski CIA Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcısı Graham Fuller, 2001 yılında artık Kemalizm'in modasının geçtiğini ve Türkiye'nin "Ilımlı İslâm"a öncülük etmesi gerektiğini ileri sürüyordu! Fuller, "Fazilet Partisi'ndeki gençlerin baskın çıkacağını ve Yenilikçi Hareket'in Ilımlı İslâm'a liderlik yapacağı"nı söylüyordu! Yenilikçi Hareket, o zaman Abdullah Gül liderliğinde başlayan ve Tayyip Erdoğan'ın da içinde olduğu hareketin adıydı!

***

ABD, 1997 yılının Haziran ayında, AKP iktidarında 2009'da uygulanmaya başlanacak açılım projesiyle bire bir örtüşen bir Türkiye raporu hazırlatmıştı. Graham Fuller ve Henri Barkey imzasını taşıyan raporda, "Bir değişim gerçekleştirmek için sivil politik liderler çok zayıf. Türkiye'de bu sorunu askeri olmayan yöntemle çözme cesaretini gösterecek lider yok" deniyor ve cesur bir lider bulunması gerektiği işleniyordu.

Nitekim Tayyip Erdoğan'ı desteklediler! Yetmedi, Büyük Orta Doğu Projesi BOP eş başkanlığına tayin ettiler. Yetmedi, "Arap Baharı"nın öncüsü diye parlattılar. Yetmedi, Libya'ya NATO gücünü davet ettirdiler. Yetmedi, NATO'yu Kandil'e davet ettirdiler. Yetmedi, Erdoğan'ı Suriye'deki savaşın öncüsü haline getirdiler. Erdoğan, bugün bile ABD'ye "Ey Amerika! Özgür Suriye Ordusu'nu beraber kurmadık mı?" diye soruyor!

ABD, Irak'ı, Büyük Kürdistan kurabilmek, bu sayede bölgeyi ve enerji kaynaklarını kontrol etmek ve İsrail'i korumak için işgal edecekti. Yani 2003'te AKP iktidarının 1 Mart tezkeresi, bir çeşit Mondros mütarekesiydi. Fakat tezkerenin reddi ile Türk ordusunu tasfiye etmeleri gerektiğini anladılar.

AKP iktidarı, Amerika'dan gönderilen Susanne Hayden adlı savcının danışmanlığında önce özel yetkili savcıları, sonra polisleri eğitti ve düğmeye böyle basıldı.

Sonradan Türk ordusuna kumpas kurmak olarak görülen Ergenekon ve Balyoz kumpasları, böyle bir sürecin ürünüdür. AKP, zaten CFR'nin 2001 yılı Temmuz ayında gönderdiği üç buçuk sayfalık gizli belgedeki maddeler, hemen hemen aynı cümlelerle parti programı haline getirilerek kurulmuştu. AKP'den istenen, yerel yönetimlere özerklik vermesiydi!

Açılım sürecinde bu proje uygulanmak istendi! AKP sözcüleri, danışmanları, "Yeni Anayasa" diye tutturdu ve eyalet sistemini savunmaya başladı.

***

ABD ordusu, AKP iktidarı üzerinden Türkiye'yi Truva atı olarak kullanarak Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'yi kuşatacak kantonlar kurdurdu. Açılım sürecinde de Güneydoğu şehirlerine hendekler kazdırıp isyan başlatmak istemişlerdi. Hepsi aynı projenin parçasıydı.

Fuller, "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" diye kitap yazmıştı. AKP'nin temel sloganı da "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" oldu! Cumhurbaşkanlığı sistemi "yeni rejim" arayışının sonucuydu! Bunu "Yeni Osmanlı geliyor" diye savunuyorlardı.

Erdoğan şimdi gerçeği söylüyor ama kendisi hedef alınınca!

Yandaşları bile Fuller düşmanı kesildi. Oysa 20 yıldır yazdıklarımıza "komplo teorisi" diyorlardı. Şimdi komployu Erdoğan kabul edince hepsi kabul etti ama Türkiye'nin 20 yılı harcandı!

Yazarın Diğer Yazıları