Emekli diplomatlara neden sus-pus oldunuz?
Bir an için iktidarın, "emekli amiraller darbe çağrışımı yaptı" iddiasının doğru olduğunu varsayalım! İyi de emekli amirallerden önce "emekli diplomatlar" da aynı doğrultuda, yani Montrö'nün tartışmaya açılmasının Türkiye'ye çok büyük zararlar vereceği yolunda bildiri yayınladı.
Onlara niçin ses çıkaramadılar? Emekli amiralin emekli diplomattan ne farkı var? Anayasa'nın 26'ncı maddesi, yani "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir." hükmü emekli amiraller için geçerli değil midir? Onlara "konuşamazsınız" demeye kimin ne hakkı ve yetkisi vardır?
Dolayısıyla yapılan iş, "bir kaşık suda fırtına koparmak" hatta bundan da öteye iktidarın ekonomide, salgın konusunda ve uluslararası ilişkilerde batağa saplanmasını örtbas etmek çabasıdır!
Bu durum biraz da "havada bulut var" diyene "sen bana ördek dedin" diye cevap vermeye benziyor.
***
Ceza hukukunda "çağrışım yapmak" diye bir suç yoktur! Olay şudur: Emekli diplomatların bildirisi iktidarı zor durumda bıraktı. Hatta sus-pus oldular. Emekli amirallerin de benzer bir bildiri yayınlamasını ise "darbe çağrışımı yaptılar" gerekçesiyle fırsata çevirdiler. Oysa bildirinin içeriğine bakmak gerekir.
Gerçi Millî Savunma Bakanlığı açıklamasında "Uluslararası anlaşmaların kazanç ve kayıplarının da bilgi ve bilincinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz." denildi.
Açıklamada "Sultan Alparslan'dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerler ile asil milletimizin bağrından çıkan ve Peygamber ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri" diye bir ifade de var.
Tamam da Montrö tartışması konusunda TSK'ya kimse bir eleştiri yapmadı ki? Hem emekli amirallerin ne gibi ihtiras ve şahsi emelleri olabilir? Hem olsa ne olur? Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin daha doğrusu Türk Kara Kuvvetleri'nin kurucusu, Sultan Alparslan değil Mete Han'dır. Kuruluş tarihi M.Ö. 209'dur!
***
Bu arada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "104 Amiral'den Montrö Bildirisi başlığı altında yayınlandığı belirtilen açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlı oldukları kişilerin tespiti ve yasal gereğinin takdir ve ifası amacıyla re'sen soruşturma başlatılmıştır." diye açıklama yaptı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, de "Bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir." dedi.
Belki fırıncılara da talimat verilmelidir ki ekmek de vermesinler! Veya tiz başları vurula!
***
Okurumuz Ersoy Öngün, "Emekli askerlerin de görüş belirtmesini yasaklayın o zaman. Aynı amiraller Montrö Sözleşmesi'nin feshini destekleyen açıklamalar yapsaydı yine aynı tepki verilecek miydi?
Şu an görevde olan Ayasofya imamı, laiklik karşıtı açıklamalar yaparken neden aynı tepki verilmedi?
AKP bu gereksiz darbe korkusunu üzerinden atmalıdır.
Köşesine çekilmiş emekli amiralleri bile tehdit olarak algılamak zafiyet göstergesidir." diye yazmış.
Aslında iktidar da emekli amirallerin bildiri yayınlamasında hiçbir tehdit olmadığını çok iyi biliyor.
Biliyor ama Montrö'yü tartıştırarak halk nezdinde açık düştüler. Şimdi bu açığı yani yenildiklerini kapatmak için "rakip faullü güreşti" diye bağırıyorlar.
Peki ama ekonomi, bu bağırmalarla düzelecek mi? Dolar düşecek mi? Emekli amiralleri "darbe çağrıştırdı" diye suçlayınca Mavi Vatan korunmuş mu olacak veya 50 binlere ulaşan salgındaki vaka sayısı sıfırlanacak mı?