Egemenliği nasıl devrettiler?
2003’ün Ekim ayında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bir Yunan gazetesine verdiği demeçte, AB üyeliğinin egemenliğin kısmen devrini öngörmesinin Türkiye’yi AB üyeliğinden caydırmaya yönelik bir unsur olarak düşünülmediğini belirtti ve “bugünkü dünyada egemenlik tarifinin değişmiş olduğuna” dikkat çekti!
Devletin tepesinde bir şeyler oluyordu ama tam anlamıyla çözmek mümkün değildi!
Tartışmalar sürerken Doç. Dr. Kutlu Merih aradı ve “Bulut, egemenlikle ilgili tartışmalar geçen yıl Anayasa Mahkemesi’nde yapıldı. Bugün, raporuyla tartışmalara sebep olan Baskın Oran, benzer görüşlerini orada da dile getirdi. Kamuoyuna yansımadığı için kimse tepki göstermedi. Üstelik aynı sempozyumda Prof. Dr. Mümtaz Soysal bile ’Değişen egemenlik ve meşruluk’başlıklı bir bildiri sundu. Sen Genelkurmay Başkanı’nı eleştirmiştin ama ondan önce, Anayasa Mahkemesi, egemenlik kavramının değiştiğini kabul etmiş, bu kabulün bilimsel tartışmasını yaptırmış bile” dedi.
* * *
Anadolu Ajansı’nın 25 Nisan 2003 tarihli haber bültenine baktım, Merih’in verdiği bilgiler harfiyen doğruydu. Haber şöyleydi:
“Anayasa Mahkemesi’nin 41. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen sempozyum programı çerçevesinde ilk olarak ’AB ve Globalleşme Sürecinde Egemenliğin Dönüşümü ve Ulusal Egemenliğin Geleceği’ başlıklı toplantı
yapıldı.
Anayasa Mahkemesi Konferans Salonu‘nda gerçekleştirilen toplantıya emekli büyükelçi Nüzhet Kandemir başkanlık etti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, toplantıyı açış konuşmasında, ulusal sınırlar içinde kalan ve hiç kimseyi kendi iç işlerine karıştırmayan egemenlik görüşünün, giderek gelişen insan hakları anlayışı ile bağdaşmadığı için terk edildiğini söyledi.
Bumin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye aleyhine yapılan başvuruların azaltılabilmesi için Anayasa’nın 90. maddesi değiştirilerek ’uluslararası antlaşmaların, ulusal kanunlarımızdan daha üst seviyede normlar olduğu ve çatışma halinde bu antlaşma kurallarının öncelikle uygulanacağının açıkça belirtilmesi gerektiğini’ bildirdi. (Bu madde, daha sonra, Bumin’in söylediği şekilde değiştirildi)
Oturumu yöneten Nüzhet Kandemir de konuşmacılara söz vermeden önce yaptığı kısa değerlendirmede, ulusal egemenlik tanımının farklılaştığını ve artık devletlerin birçok konuda kendilerini uluslararası anlaşmalarla bağladıklarını hatırlattı.
Başbakan Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ’Eğer biz ulusumuzun egemenliğini evrensel alanda güçlü kılmak istiyorsak, temelde semboller önemli olmakla birlikte güçlü bir meşruiyet oluşturmak ve bu egemenliği uluslararası platforma taşıyacak düzenlemeleri yapmak gerekir’dedi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baskın Oran da toplumda her türlü azınlığı temsil eden düşünce, talep ve çıkarları dikkate almanın demokrasinin temel direği ve ulus bütünlüğünün temel ilkesi haline geldiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Oran, ” Türkiye‘de etnik, dinsel ve dilsel farklılıklara dayanan azınlıkların var olduğu ileri sürüldüğü anda, bütünlüğün bozulmak istendiği varsayılmakta ve bunu yapanlar bölücülükle suçlanarak cezalandırılmaktadır’diye konuştu. Oran, Lozan Anlaşması’ndan da söz ederek Türkiye’nin bu anlaşmayı gerektiği gibi uygulamadığını savundu.
* * *
Devletin, Atatürk ilkelerinden tamamen ayrıldığının resmi belgesiydi bu haber!