Düşük tansiyon siyasi sağlığa çok iyi gelir
Yüksek tansiyon insan sağlığı için büyük tehlike oluşturur, kalp krizine, beyin kanamasına, felçlere yol açar.
Uzun ömürlü olanların ortak özelliği tansiyonlarının biraz düşük olmasıdır.
Düşük tansiyon sadece insan sağlığına değil siyasi sağlığa da çok iyi gelir. Gerçek demokrasinin en önemli unsurlarından biridir.
Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel’in Meclis’teki 23 Nisan resepsiyonu sırasında çay içip sohbet etmeleri, önümüzdeki hafta ayrıntılı bir görüşme yapacaklarını açıklamaları Türk siyaseti açısından fevkalade önemlidir.
Siyasi tansiyon yüksekliğinin geçmişte büyük krizlere, dramlara yol açtığı unutulmamalıdır.
Daha geçtiğimiz Aralık ayında Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez, Meclis Genel Kurulu’nda kürsüde konuşurken kendisine laf atanlarla tartışmış, konuşmasının hemen ardından yere düşmüş, yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.
Başka örnekleri de hatırlayalım:
-19 Şubat 2001’de Başbakan Bülent Ecevit, Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sırasında Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun çalışmalarından rahatsız olduğunu belirtince Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in öfkeyle fırlattığı Anayasa kitapçığının hedefi olmuştu. Ecevit’in bu olayı kamuoyuyla paylaşmasının ardından zaten yaşanmakta olan ekonomik kriz iyice derinleşmiş, sonuçta erken seçim kararı alınmak zorunda kalınmıştı.
-Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel’in yıldızları hiç barışmamıştı. Demirel, Özal’dan “Çankaya’nın sakini” diye söz ederdi. ANAP’ın iktidar döneminin önemli bakanlarından Ekrem Pakdemirli’nin anılarında yer alan iddiaya göre 16 Nisan 1993’te Özal ile Demirel telefonda tartışmış; Demirel, Özal’ı Başbakanlığı dönemindeki icraatları nedeniyle Yüce Divan’a göndermekle tehdit etmişti. Özal bu tartışmadan bir gün sonra geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.
-Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı döneminde ise Çankaya Köşkü’nde Başbakan Tansu Çiller’le seçim yasasıyla ilgili tartışmış, gazeteci Faruk Bildirici’nin “Maskeli Leydi” kitabında yazdığına göre Çiller’i “Çık dışarı!” diyerek odasından kovmuştu. Çiller, Köşk’ten ayrılıp Başbakanlık Konutu’na gitmiş ve hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Demirel bu olayı yakınlarına anlatırken “Karşımdaki kişi bir bayan olmasaydı pencereden aşağı atardım” demişti.
...
Siyasetteki yüksek tansiyonun olumsuz etkileri elbette bunlarla sınırlı değil.
Meclis çatısı altında cinayetler bile işlendi.
Onları da hatırlamakta yarar var:
-Tarih 30 Ocak 2001’di. DYP ve MHP’liler İçtüzük değişikliği önergesinin görüşmeleri sırasında Genel Kurul’da kavga etmeye başladılar. Kavga kuliste de sürdü. Karşılıklı itişip kakışma ve yumruklaşma sırasında DYP Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu kalbini tutarak yere yığıldı. Aldığı yumruk darbeleri ve duyduğu heyecan nedeniyle kalp krizi geçirdiği anlaşılan Şıhanlıoğlu hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı. Olayla ilgili olarak MHP Milletvekili Cahit Tekelioğlu yargılandı ve 13 ay 13 gün cezaevinde yattı.
-Tarih 29 Mart 1989’du. Bağımsız Milletvekili Zeki Çeliker ile ANAP Milletvekili Abdurrezzak Ceylan yerel bir siyasi sorun nedeniyle kavgaya tutuştular. Bu kavgayı önlemek isteyen milletvekillerinden Abdurrezzak Ceylan patlayan bir silah sesinin ardından yere düştü ve hayatını kaybetti. Yapılan incelemede Ceylan’ın İdris Arıkan’ın tabancasından çıkan kurşunla öldüğü belirlendi. Arıkan yargılandı ve mahkûm oldu.
-Tarih 9 Şubat 1925’di. Milletvekili Halit Karsıalan, Meclis koridorunda vurularak öldürüldü. Olayla ilgili suçlanan milletvekilleri meşru müdafaada bulundukları gerekçesiyle herhangi bir cezaya çarptırılmadı.
...
Son sözüm şu:
Erdoğan ve Özel siyasi barış konusunda önemli bir adım atmışlardır.
Dilerim ki bu adımın devamı da gelir.
Tabii siyasi tansiyon düşerken Ana Muhalefet Partisi’nin iktidarı eleştirme, ülke sorunlarına çözüm getirme çabaları ve yerel yönetimlerdeki çalışmaları hiç aksamadan dinamik bir şekilde sürmelidir.